This is a valid RSS feed.
This feed is valid, but interoperability with the widest range of feed readers could be improved by implementing the following recommendations.
<url>https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2022/03/MDM.svg</url>
^
line 40, column 0: (10 occurrences) [help]
<description><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhuk ...
line 40, column 0: (10 occurrences) [help]
<description><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhuk ...
line 40, column 0: (10 occurrences) [help]
<description><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhuk ...
line 41, column 0: (10 occurrences) [help]
<content:encoded><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https ...
line 41, column 0: (10 occurrences) [help]
<content:encoded><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https ...
line 41, column 0: (10 occurrences) [help]
<content:encoded><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https ...
line 148, column 0: (60 occurrences) [help]
<p data-start="0" data-end="251">Hukuki destek almak, danışmanlık hizmetleri ...
line 148, column 0: (60 occurrences) [help]
<p data-start="0" data-end="251">Hukuki destek almak, danışmanlık hizmetleri ...
line 149, column 0: (10 occurrences) [help]
<p data-start="253" data-end="397" data-is-last-node="" data-is-only-node="" ...
line 149, column 0: (10 occurrences) [help]
<p data-start="253" data-end="397" data-is-last-node="" data-is-only-node="" ...
<?xml version="1.0" encoding="UTF-8"?><rss version="2.0"
xmlns:content="http://purl.org/rss/1.0/modules/content/"
xmlns:wfw="http://wellformedweb.org/CommentAPI/"
xmlns:dc="http://purl.org/dc/elements/1.1/"
xmlns:atom="http://www.w3.org/2005/Atom"
xmlns:sy="http://purl.org/rss/1.0/modules/syndication/"
xmlns:slash="http://purl.org/rss/1.0/modules/slash/"
xmlns:media="http://search.yahoo.com/mrss/" >
<channel>
<title>Ankara Ağır Ceza Avukatı Ferhat Gebeş </title>
<atom:link href="https://mdmhukuk.com/feed/" rel="self" type="application/rss+xml" />
<link>https://mdmhukuk.com</link>
<description>Mdm Hukuk ve Danışmanlık</description>
<lastBuildDate>Thu, 17 Apr 2025 08:43:36 +0000</lastBuildDate>
<language>tr</language>
<sy:updatePeriod>
hourly </sy:updatePeriod>
<sy:updateFrequency>
1 </sy:updateFrequency>
<generator>https://wordpress.org/?v=6.8</generator>
<image>
<url>https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2022/03/MDM.svg</url>
<title>Ankara Ağır Ceza Avukatı Ferhat Gebeş </title>
<link>https://mdmhukuk.com</link>
<width>32</width>
<height>32</height>
</image>
<atom:link rel="hub" href="https://pubsubhubbub.appspot.com"/><atom:link rel="hub" href="https://pubsubhubbub.superfeedr.com"/><atom:link rel="hub" href="https://websubhub.com/hub"/><atom:link rel="hub" href="https://pubsubhubbub.demo.notifix.io"/><atom:link rel="hub" href="https://hub.xmpp.org/push"/><atom:link rel="hub" href="https://pubsubhubbub-proxy.appspot.com"/><atom:link rel="hub" href="https://pubsubhubbub.appspot.com/"/> <item>
<title>8. Yargı Paketi İle Yapılan Değişiklikler</title>
<link>https://mdmhukuk.com/8-yargi-paketi-ile-yapilan-degisiklikler/</link>
<comments>https://mdmhukuk.com/8-yargi-paketi-ile-yapilan-degisiklikler/#respond</comments>
<dc:creator><![CDATA[Yusuf K]]></dc:creator>
<pubDate>Wed, 19 Mar 2025 14:55:11 +0000</pubDate>
<category><![CDATA[Diğer Hukuki Konular]]></category>
<guid isPermaLink="false">https://mdmhukuk.com/?p=28812</guid>
<description><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/8.-Yargi-Paketi-Ile-Yapilan-Degisiklikler-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="8. Yargı Paketi İle Yapılan Değişiklikler" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/8.-Yargi-Paketi-Ile-Yapilan-Degisiklikler-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/8.-Yargi-Paketi-Ile-Yapilan-Degisiklikler-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/8.-Yargi-Paketi-Ile-Yapilan-Degisiklikler-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/8.-Yargi-Paketi-Ile-Yapilan-Degisiklikler-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/8.-Yargi-Paketi-Ile-Yapilan-Degisiklikler.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="8. Yargı Paketi İle Yapılan Değişiklikler 1">Zaman içinde gelişen ve değişen şartlar dikkate alınarak uygulamada yaşanan sorunları giderebilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi, yargı hizmetlerinin daha nitelikli yürüyebilmesi adına yeni değişiklikler yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda sekizinci yargı paketi ile birlikte önemli değişiklikler yapılmış ve yenilikler getirilmiştir. 8. Yargı Paketi İle Yapılan Değişiklikler 8. Yargı Paketi İle Yapılan Değişiklikler, İİK süreleri düzenleyen maddesinde […]]]></description>
<content:encoded><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/8.-Yargi-Paketi-Ile-Yapilan-Degisiklikler-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="8. Yargı Paketi İle Yapılan Değişiklikler" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/8.-Yargi-Paketi-Ile-Yapilan-Degisiklikler-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/8.-Yargi-Paketi-Ile-Yapilan-Degisiklikler-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/8.-Yargi-Paketi-Ile-Yapilan-Degisiklikler-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/8.-Yargi-Paketi-Ile-Yapilan-Degisiklikler-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/8.-Yargi-Paketi-Ile-Yapilan-Degisiklikler.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="8. Yargı Paketi İle Yapılan Değişiklikler 2"><p>Zaman içinde gelişen ve değişen şartlar dikkate alınarak uygulamada yaşanan sorunları giderebilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi, yargı hizmetlerinin daha nitelikli yürüyebilmesi adına yeni değişiklikler yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda sekizinci yargı paketi ile birlikte önemli değişiklikler yapılmış ve yenilikler getirilmiştir.</p>
<h2>8. Yargı Paketi İle Yapılan Değişiklikler</h2>
<p>8. Yargı Paketi İle Yapılan Değişiklikler, İİK süreleri düzenleyen maddesinde değişiklik yapılmıştır.</p>
<p>Buna göre İCRA VE İFLAS KANUNU’nun süreleri düzenleyen on dokuzuncu maddesine ekleme yapılarak hafta olarak düzenlenen sürelerin ne zaman biteceği belirlenmiştir. Yapılacak yeni eklemeye göre hafta olarak düzenlenmiş süreler;</p>
<p>başladığı güne son hafta içindeki karşılık gelen günde bitecektir.Bu sayede hafta olarak belirlenen sürelerin ne zaman sona ereceği net bir şekilde tespit edilebilecektir.</p>
<p>İİK madde 364’ de temyiz yoluna başvuru ve incelenmesini düzenlenmiştir.</p>
<p>Anılan maddendin önceki halinde temyiz şartlarını taşıyan nihai kararlara karşı yapılacak başvuru HMK hükümlerine göre yapılacağı ve bu durumda da 363 üncü maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri uygulanacağı düzenlenmekteyken aynı maddeye yapılan eklemeye temyiz şartlarını taşıyan kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceği eklemesi yapılarak süresine ilişkin açık bir düzenleme yapma yoluna gidilmiştir.</p>
<h2>Pasaport Kanununda yapılan değişiklikler nelerdir?</h2>
<p>Hususi pasaportların düzenlendiği 14. maddeye yapılan ekleme ile 1512 sayılı Noterlik Kanununa göre noterlik faaliyetleri kamu hizmeti sayılmasından ve noterler de bu kamu hizmetini icra eden görevlilerdir.</p>
<p>Noterler hukuk mesleklerinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra başvuru sırasına göre atanabilmektedir. Ancak, noterlerin hususi damgalı pasaport alma hakkı bulunmamaktadır. Yapılan düzenlemeyle, noterlerin görevleri süresince hususi damgalı pasaport alabilmelerine imkân tanınmaktadır.</p>
<h2>Noterlik Kanununda yapılan değişiklikler nelerdir?</h2>
<p>Noterlik kanununu madde 52 Noterlerin tatilde iş yapmak yasaklığı ve ayrık halleri düzenlerken yapılan yeni değişiklikle birlikte madde başlığı değiştirilerek noterlerin tatil gün ve saatlerinde çalışması haline gelmiştir. Maddenin içeriği de tamamen değiştirilmiştir.</p>
<p>Buna göre noterlerin tatil gün ve saatlerinde çalışmasına ilişkin usul ve esaslar Türkiye Noterler Birliğinin mütalaası alınarak Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenecektir.</p>
<p>Noterlik Kanununda yapılan bir diğer değişiklik ise ücret tarifesini düzenleyen 112. madde de yapılmıştır. Önceki düzenlemede tarifede gerekli görülecek değişiklikler her yıl Mart ayında yapılacağı ve yeni tarife yürürlüğe girinceye kadar eski tarife uygulanacağı düzenlenmekteyken yeni yapılan değişiklikle tarifede gerekli görülecek değişiklikler her takvim yılı başında geçerli olmak üzere yapılır.</p>
<p>Ayrıca yeni tarife yürürlüğe girinceye kadar eski tarife uygulanacaktır.</p>
<p>Yapılan yeni düzenleme ile makbuz karşılığında tahsil ve noter hissesi başlıklı madde 118’e ekleme yapılmıştır.</p>
<p>Yeni yapılan düzenlemeyle noterliklerde yapılan işlemler sebebiyle ödenmesi gereken vergi, resim, harç ve değerli kâğıt bedelleri, noterlik ücretleri ile diğer işlem giderlerinin nakit olarak tahsil edilebilmesinin yanı sıra, ilgili mevzuatta düzenlenen banka kartı veya kredi kartı gibi her türlü ödeme araçları vasıtasıyla tahsil edilebilmesine imkân tanınmaktadır.</p>
<h2>İdari Yargılama ve Usül Kanununda yapılan değişiklikler nelerdir?</h2>
<p><strong>İstinaf Parasal Sınır</strong></p>
<p>Kanunun istinaf başlıklı 45. maddesi konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamayacağını düzenlemekteydi.</p>
<p>Yeni yapılan değişiklikle söz konusu parasal sınır yirmi bin Türk lirasına çıkarılmıştır.</p>
<p>Ayrıca İstinaf başvurusunun kanuni süre içinde yapılmadığı veya kesin bir karar hakkında olduğu gerekçesiyle, istinaf isteminin reddine ilk kez bölge idare mahkemesince karar verilmesi halinde, bu karara karşı tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz edilebilir.</p>
<p>İtirazı, kararı veren dairenin numara olarak kendisinden sonra gelen daire, son numaralı daire için bir numaralı daire inceler. İtiraz hakkında verilen karar kesindir. İtirazın kabulü halinde istinaf incelemesi, görevli daire tarafından yapılacağı hükme bağlanmıştır.</p>
<p><strong>Temyiz Parasal Sınır</strong></p>
<p>İdari yargılama usul kanununda yapılan bir diğer değişiklik Temyiz kanun yolunu düzenleyen 46. maddede yapılmıştır.</p>
<p>Ayrıca madde devamında yapılan değişiklikle konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları;</p>
<p>tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar kararın tebliğinden itibaren otuz gün içerisinde temyiz edilebilecekken yeni düzenleme ile birlikte söz konusu parasal miktar beş yüz seksen bir bin Türk lirasını aşan vergi davaları olarak düzenlenmiş ve maddeye ek</p>
<p>c) fıkrası getirilerek Konusu yüz yetmiş bir bin Türk lirasını aşıp beş yüz seksen bir bin Türk lirasını aşmayan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan ve istinaf kanun yolu incelemesinde kaldırma kararı üzerine yeniden karar verilen davalarının temyiz edilebileceği düzenlenmiştir.</p>
<h2>Türk Medeni Kanunu’nda yapılan değişiklikler nelerdir?</h2>
<p><strong>Kadının Soyadı</strong></p>
<p>Kanunda kadının soyadını düzenleyen 187. madde, Anayasa Mahkemesinin 22/2/2023 tarihli ve E: 2022/155; K: 2023/38 sayılı kararıyla iptal edilmiş ve Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.</p>
<p>Söz konusu iptal kararı, 28/4/2023 tarihli ve 32174 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.</p>
<p>Bunun üzerine yapılan yeni düzenleme anne ve babanın ayrı ayrı soyadı kullanmalarının çocuk üzerinde olumsuz etkiler doğurabilme ihtimali gözetilerek çocuğun hangi soyadını kullanacağı ayrı bir tartışma konusu haline geleceği ve bu durumun;</p>
<p>Türk toplumunun temeli olan aile bütünlüğüne zarar vereceği gözetilerek yapılmış ve kadına sadece kendi soyadını alma hakkı tanınmamış sadece evlenen kadının kocasının soyadını alacağı, ancak dilerse kocasının soyadının önünde önceki soyadını da kullanabileceği;</p>
<p>kadının soyadı, kendi soyadı ile daha önceki kocasının soyadından oluşuyorsa bu soyadlarından sadece birisini evleneceği kocasının soyadının önünde kullanabileceği hüküm altına alınmıştır.</p>
<h2>Soybağının Reddi Davası</h2>
<p>Medeni Kanunda yapılan bir diğer değişiklik soybağını düzenleyen madde 286 da yapılmıştır. Önceki halinde soybağı davasını ancak koca ve çocuk açabilecekken yeni düzenlemeyle soybağının sıhhati sağlanması amacıyla soybağının reddi davası açabilecek kişilere ana da eklenmiştir.</p>
<p>Ayrıca ananın da soybağı davası açabilecek kişilere eklenmesi nedeniyle soybağı davası açmak için hak düşürücü süreyi düzenleyen madde 289’da ana için öngörülen hak düşürücü süreyi düzenleme gereği doğmuştur. Buna göre yapılan yeni düzenlemeyle ana doğumdan itibaren bir yıl içinde soybağının reddi davası açabilecektir.</p>
<p><strong>Evlat Edinme</strong></p>
<p>Eşler tarafından birlikte ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin evlat edinilmesi halinde nüfus kaydına ana ve baba adı olarak evlât edinen eşlerin isimleri yazılırken yeni düzenlemeyle ,eşlerin birlikte evlat edinmesi halinde ana ve baba adı olarak evlât edinen eşlerin adları; tek başına evlât edinme halinde ise ana veya baba adı olarak evlât edinenin adı yazılır.</p>
<p>Teklifle, ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin birlikte evlât edinilmesi halinin yanında, diğer evlât edinme hallerini de içerecek şekilde düzenleme yapılmaktadır.</p>
<p>Buna göre, tek başına evlât edinmede veya üvey evladın evlât edinilmesinde ana veya baba adı olarak evlât edinenin;</p>
<p>ayırt etme gücüne sahip küçük veya kısıtlının ya da ergin kişilerin birlikte evlât edinilmesi hallerinde ise ana ve baba adı olarak evlât edinenlerin adlarının yazılmasına olanak sağlanmaktadır. Ayrıca hükümle, evlât edinilmeleri rızalarına bağlı olan kimseler açısından, ana veya baba hanesine evlât edinenlerin adlarının yazılması işlemleri evlât edinilenlerin taleplerine bağlı kılınmaktadır.</p>
<h2>Özgürlüğü Bağlayıcı Ceza Alma Durumunda Kısıtlanma</h2>
<p>Özgürlüğü bağlayıcı cezayı düzenleyen madde 407 düzenleme öncesinde bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan her ergin kısıtlanacağını hüküm altına alırken yeni yapılan değişiklik ile kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin kişilerin ancak kendi istekleri üzerine kısıtlanacaklarını veya kendilerine kayyım atanacağını hüküm altına alınmış böylece yapılan düzenlemeyle;</p>
<p>özgürlüğü bağlayıcı ceza sebebiyle kısıtlanma kurumu değiştirilerek, ceza infaz kurumunda bulunma hali doğrudan doğruya kısıtlama nedeni olmaktan çıkarılmıştır.</p>
<p>Ergin kişilerin fiil ehliyetinin bulunduğundan hareketle iradeleri ön plana çıkarılarak kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan hükümlünün kısıtlanması esas olarak kendi isteklerine bırakılmıştır.</p>
<p>Ancak yeni yapılan değişiklikle toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişinin isteği bulunmasa bile kişiliğinin veya malvarlığının korunması bakımından gerekli görülmesi hâlinde kısıtlanabileceği hüküm altına alınarak düzenleme öncesinde bir yıl olan zorunlu kısıtlılık halini beş yıla çıkarmış ve bu yeni halinde gerekli görülmesi halinde kısıtlanabileceği hüküm altına alınmıştır.</p>
<p>Söz konusu beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasını yerine getirmekle görevli makam hapis cezasının infazına başlandığını derhâl vesayet makamına bildirir. Vesayet makamı karar vermeden önce hükümlüyü dinler ve değerlendirerek karar verir.</p>
<h2>Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklikler nelerdir?</h2>
<p><strong>Hakaret Suçu Bakımından Şikayet Süresi</strong></p>
<p>8. yargı paketi ile Türk Ceza Kanunu soruşturma ve kovuşturması şikayete tabi suçlar başlıklı 73. madde de değişiklik yapmaktadır. Buna göre Düzenlemeyle, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan hakaret suçu bakımından şikayet süresinin, her ne suretle olursa olsun suç tarihinden itibaren bir yılı geçemeyeceği kabul edilmektedir.</p>
<p>Böylelikle bu suç bakımından azami şikayet süresi belirlenmektedir. Belirtmek gerekir ki soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı hakaret suçu bakımından 73 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkrası başta olmak üzere ilgili hükümlerinin uygulanmasına devam edilecektir.</p>
<p>Ancak hakaret suçu bakımından şikayet süresi, suç tarihinden itibaren bir yılı geçemeyecektir</p>
<p><strong>Ön ödeme için öngörülen miktar</strong></p>
<p>Bir diğer değişiklik ön ödeme şartlarını taşıyan suçlar bakımından getirilmiştir. Buna göre ön ödeme şartlarının taşınması halinde hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için otuz Türk Lirası üzerinden bulunulan miktar yeni düzenleme ile yüz Türk Lirasına çıkarılmıştır.</p>
<p>Ayrıca bu düzenlemeyle birlikte ön ödemeye tabi katalog suçlar arasına hakaret suçunu düzenleyen 125 inci maddenin ikinci fıkrası yani mağduru muhatap alan sesli;</p>
<p>yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde ve üçüncü fıkrasının (b) ve (c) bendi ve dördüncü fıkrası yani Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından;</p>
<p>mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,ve Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle ve bunların alenen işlenmesi halinin de ön ödeme kapsamında olduğu hüküm alına alınmıştır.</p>
<h2>Ceza Muhakemesi Kanunun’nda yapılan değişiklikler nelerdir?</h2>
<p><strong>Eski Hale Getirme</strong></p>
<p>Eski hale getirme dilekçesi düzenleme öncesinde engelin ortadan kalktığı tarihten itibaren 7 gün içerisinde verilebiliyorken yapılan değişiklikle birlikte eski hale getirme dilekçesi vermek için öngörülen süre yedi haftaya çıkarılmıştır.</p>
<h2>Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararına İtiraz</h2>
<p>Suçtan zarar gören KYOK kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde itiraz edebilirken değişiklik sonrasında KYOK kararına itiraz süresi 2 hafta haline gelmiştir.</p>
<p><strong>Basit Yargılama Usulü</strong></p>
<p>Basit yargılama usulünün uygulanmasına karar veren mahkeme , iddianameyi sanık, mağdur ve şikayetçiye tebliğ ederek beyan ve savunmalarını on beş gün içerisinde sunmaları için süre vermekteydi.</p>
<p>Yapılan değişiklik ile mahkemenin taraflara beyan ve savunmalarını sunmaları için vermiş olduğu süre iki hafta olarak düzenlenmiştir.</p>
<h2>Hakim veya Mahkeme Kararlarına Karşı İtiraz</h2>
<p>Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde kararı öğrendiği günden itibaren iki hafta içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır.</p>
<p>İtiraz kurumunda da daha önce yedi gün olan süre değişiklik sonrası iki hafta haline gelmiştir.</p>
<h2>Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının İtiraz Yetkisi</h2>
<p>Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, re’sen veya istem üzerine, kararın kendisine verildiği tarihten itibaren bir ay içinde kararı veren daireye itiraz edebilmektedir. Yine öncesinde gün olarak düzenlenen süre ay haline gelmiştir.</p>
<h2>Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması</h2>
<p>Ceza Muhakemesi Kanunu’nda hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesini düzenleyen 231. maddenin beşinci fıkrasına ‘’ müsadereye ilişkin hükümler hariç ‘’ ibaresi eklenerek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarıyla birlikte verilen müsadere kararları, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesiyle birlikte yerine getirileceği hüküm altına alınmıştır.</p>
<p>Bu sayede 4458 sayılı Gümrük Kanunu, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ve 6831 sayılı Orman Kanunu kapsamındaki müsadere konusu eşyalar başta olmak üzere halk sağlığını ve güvenliğini etkileyen bu eşyaların müsadere edilebilmesi sağlanmakta ve toplum yararı gözetilmektedir.</p>
<p>Düzenlemeyle, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesi dikkate alınarak müsadere kararlarının infazı bakımından belirlilik sağlanmaktadır.</p>
<p>Ayrıca aynı maddenin altıncı fıkrasının c bendinde bulunan ‘’ Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez’’ ibaresi çıkarılmıştır. Bu değişiklikle birlikte artık HAGB müessesesinin uygulanıp uygulanmaması kararı konusunda tüm yetki yargılamayı yürüten hakimdedir.</p>
<p>Bu değişiklik yargılamanın başında sanığa hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediğinin sorulmasının sanık üzerinde baskı oluşturduğu ve bu baskı altında kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının istinaf kanun yolundan feragat sonucunu taşıyan bir duruma neden olduğu gerekçesiyle hareket edilerek yapılmıştır.</p>
<h2>Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Karşı İstinaf Yolu</h2>
<p>Aynı maddenin HAGB kararına karşı itiraz yolunu öngören 12. fıkrası kaldırılarak yeni yapılan değişiklikle HAGB kararlarına karşı istinaf yolu açılmıştır.</p>
<p>Aynı şekilde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen HAGB kararlarına karşı da temyiz yoluna gitmek mümkün hale gelmiştir. İstinaf ve temyiz yolunda karar ve hüküm, usul ve esasa ilişkin hukuka aykırılıklar yönünden incelenecektir.</p>
<p>Yapılan bir yeni düzenleme Kaçak başlıklı 247. madde de olmuştur. Yapılan yeni düzenlemeyle kaçak sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilemeyeceği gibi ceza verilmesine yer olmadığı kararı da verilemeyecektir.</p>
<p><strong>Uzlaştırma</strong></p>
<p>Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan bir diğer değişiklik uzlaştırma kurumunu düzenleyen 253.maddenin altıncı fıkrasında yapılmaktadır.</p>
<p>Buna göre soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile uzlaştırma hükümleri uygulanmayacak suçlara mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenen hakaret suçu eklenmiştir.</p>
<p>Dolayısıyla, ikinci fıkrada düzenlenen bu suçun dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından;</p>
<p>mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı veya kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi hali ile alenen işlenmesi halinde de uzlaştırma yoluna gidilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.</p>
<p>Ayrıca değişiklik öncesinde şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmez ise teklifi reddetmiş sayılacağı hüküm altına alınmaktaydı. Yeni değişiklikle üç günlük süre arttırılarak yedi güne çıkarılmıştır.</p>
<p>Ayrıca uzlaşmanın sağlanması halinde, uzlaşma anında tespit edilemeyen veya uzlaşmadan sonra ortaya çıkan zararlar hariç,</p>
<p>soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağı madde metnine eklenerek uzlaşma görüşmeleri sırasında tespit edilemeyen ya da uzlaşmadan sonra ortaya çıkan zararlara ilişkin tazminat davası açabilme imkânı tanınmak suretiyle hak arama hürriyeti kapsamındaki mahkemeye erişim hakkı güvence altına alınmıştır.</p>
<h3>İstinaf İstemi ve Süresi</h3>
<p>Diğer önemli bir değişiklik istinaf istemi ve süresini düzenleyen CMK madde 273’de olmuştur. Değişiklik öncesinde ceza yargılamasında istinaf isteminde bulunmak için dilekçe verme süresi hükmün açıklanmasından itibaren yedi gündü.</p>
<p>Kanun koyucu Hukuk ve Ceza yargılamasında kanun yollarına başvuru için farklı olan sürelerin adalete erişimi güçleştirdiği ve hak arama yollarının kullanılmasında karışıklığa neden olduğu gerekçesiyle hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün olan bu süreyi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde olarak değiştirmiştir.</p>
<p>Bu sayede hukuk yargılaması ve ceza yargılamasında kanun yollarına başvuru süresi bakımından uyum sağlanmıştır. Benzer bir değişim aynı maddenin altıncı fıkrasında düzenlenen ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcılarının, mahkemelerinin yargı çevresi içerisindeki asliye mahkemelerinin hükümlerine karşı istinaf yoluna başvuru süresinde yapılmıştır.</p>
<p>Değişiklik öncesinde Cumhuriyet savcıların istinafa başvurma süresi, kararın o yer Cumhuriyet başsavcılığına geliş tarihinden itibaren yedi günken iki haftaya çıkarılmıştır.</p>
<p>Cumhuriyet savcılarının istinaf yoluna başvurma nedenleri gerekçeleriyle birlikte yazılı istemde açıkça göstermekte ve bu istem ilgililere tebliğ edilmektedir.</p>
<p>Değişiklik öncesinde ilgililerin tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde bu husustaki cevaplarını bildirebilecekleri öngörülmüşken yapılan değişiklik sonrasında ilgililerin yedi günlük cevap verme süresi iki haftaya çıkarılmıştır.</p>
<h3>Temyiz İstemi ve Süresi</h3>
<p>Yine aynı gerekçelerle yola çıkılarak temyiz istemi ve süresini düzenleyen 291. maddede yer alan ceza yargılamasında hükmün açıklanmasından itibaren 15 gün olan temyiz isteme süresi yeni düzenlemeyle gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta haline gelmiştir.</p>
<h3>Temyiz Başvurusu</h3>
<p>Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan diğer bir değişiklik temyiz başvurusunun içeriğini düzenleyen madde 294’de yer almaktadır. Buna göre temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır.</p>
<p>Cumhuriyet savcısı temyiz dilekçesinde, temyiz isteğinin sanığın yararına veya aleyhine olduğunu açıkça belirtilir.</p>
<h3>Adli Para Cezası</h3>
<p>Değişiklik öncesinde adli para cezası en az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezası miktarı değişiklikle en az yüz ve en fazla beş yüz Türk Lirası haline gelmiştir.</p>
<h2>Tüketici Kanununda yapılan değişiklikler nelerdir?</h2>
<p>Tüketici Hakem Heyetinin Kararlarına Karşı İtiraz</p>
<p>Tüketici hakem heyetinin kararlarına karşı itiraz süresi önceden tebliğ tarihinden itibaren 15 gün olarak düzenleniyorken yeni değişiklikle tüketici hakem heyeti kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde itiraz yoluna gidilebilecektir.</p>
<p data-start="0" data-end="251">Hukuki destek almak, danışmanlık hizmetlerimiz hakkında bilgi edinmek veya sorularınızı iletmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Size en kısa sürede dönüş yapabilmemiz için <strong data-start="179" data-end="235"><a href="https://mdmhukuk.com/iletisim/" target="_new" rel="noopener" data-start="181" data-end="233">iletişim sayfamızı</a></strong> ziyaret edin.</p>
<p data-start="253" data-end="397" data-is-last-node="" data-is-only-node="">Ayrıca, ilgili yasal düzenlemeleri incelemek için <strong data-start="303" data-end="352"><a href="https://www.mevzuat.gov.tr/" target="_new" rel="noopener" data-start="305" data-end="350">Mevzuat.gov.tr</a></strong> adresinden resmi kaynaklara ulaşabilirsiniz.</p>
]]></content:encoded>
<wfw:commentRss>https://mdmhukuk.com/8-yargi-paketi-ile-yapilan-degisiklikler/feed/</wfw:commentRss>
<slash:comments>0</slash:comments>
</item>
<item>
<title>Konkordato Nedir? Şartları Nelerdir?</title>
<link>https://mdmhukuk.com/konkordato-nedir-sartlari-nelerdir/</link>
<comments>https://mdmhukuk.com/konkordato-nedir-sartlari-nelerdir/#respond</comments>
<dc:creator><![CDATA[Yusuf K]]></dc:creator>
<pubDate>Wed, 19 Mar 2025 14:39:33 +0000</pubDate>
<category><![CDATA[İcra Avukatı | İcra ve İflas Hukuku]]></category>
<guid isPermaLink="false">https://mdmhukuk.com/?p=28804</guid>
<description><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Konkordato-Nedir-Sartlari-Nelerdir-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Konkordato Nedir? Şartları Nelerdir?" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Konkordato-Nedir-Sartlari-Nelerdir-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Konkordato-Nedir-Sartlari-Nelerdir-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Konkordato-Nedir-Sartlari-Nelerdir-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Konkordato-Nedir-Sartlari-Nelerdir-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Konkordato-Nedir-Sartlari-Nelerdir.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Konkordato Nedir? Şartları Nelerdir? 3">İcra İflas Kanununun İflas Erteleme Hükümleri 7101 sayılı kanun ile 28.02.2018 yılında yürürlükten kalkmıştır. Bununla beraber borçluların ekonomik durumlarının düzeltilerek ticari hayata katılımlarının iyileştirilmesi ve yeniden yapılandırılması için bir araca ihtiyaç duyulmuştur. Bu sebeple İcra İflas Kanununun 285 vd. maddelerinde düzenlemeye gidilerek konkordatonun kapsamı genişletilmiştir. Konkordato Nedir? Şartları Nelerdir? Konkordato Nedir? Şartları Nelerdir?, Konkordato hem […]]]></description>
<content:encoded><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Konkordato-Nedir-Sartlari-Nelerdir-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Konkordato Nedir? Şartları Nelerdir?" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Konkordato-Nedir-Sartlari-Nelerdir-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Konkordato-Nedir-Sartlari-Nelerdir-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Konkordato-Nedir-Sartlari-Nelerdir-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Konkordato-Nedir-Sartlari-Nelerdir-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Konkordato-Nedir-Sartlari-Nelerdir.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Konkordato Nedir? Şartları Nelerdir? 4"><p>İcra İflas Kanununun İflas Erteleme Hükümleri 7101 sayılı kanun ile 28.02.2018 yılında yürürlükten kalkmıştır. Bununla beraber borçluların ekonomik durumlarının düzeltilerek ticari hayata katılımlarının iyileştirilmesi ve yeniden yapılandırılması için bir araca ihtiyaç duyulmuştur.</p>
<p>Bu sebeple İcra İflas Kanununun 285 vd. maddelerinde düzenlemeye gidilerek konkordatonun kapsamı genişletilmiştir.</p>
<h2>Konkordato Nedir? Şartları Nelerdir?</h2>
<p>Konkordato Nedir? Şartları Nelerdir?, Konkordato hem borçluyu hem de alacaklıyı koruyan bir kurumdur. Borcunu ödemek isteyen ama çeşitli nedenlerle ödeyemeyen borçlunun, alacaklılarıyla anlaşma sağlayarak ticaret mahkemesinin onayıyla da sonuç doğuran bir yeniden yapılandırma aracıdır.</p>
<p>İcra İflas Kanunumuzun 285. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen ya da vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan borçlu, tenzilat yapılmak ya da vade verilmek suretiyle borçlarını ödeyebilmek ya da muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.</p>
<p>Konkordato mahkemenin denetimi altında borçlunun alacaklıları ile anlaşması sonucunda borçlarının belirli vadelerle ya da belirli bir oranda ödemek suretiyle borçlarından kurtulması yoludur.</p>
<p>Borçlunun yapmış olduğu teklifin kanunda öngörülen çoğunluktaki alacaklının kabul etmesi ve yetkili makamlar tarafından onaylanması sonucu belirli bir süre zarfında tüm adi borçlarını, teklifine uygun bir şekilde ve sürede ödeyebilmesini sağlayan bir kurumdur.</p>
<h2>Konkordatoyu Kimler Talep Edebilir?</h2>
<p>Konkordato kurumundan herkes yararlanamaz. Konkordato talebinde bulunacak kişi alacaklı veya borçlu olmalıdır. Bu taraflarında belirlenen koşulları yerine getirmesi gerekir. Kısacası belirlenen koşulları sağlamak suretiyle alacaklılar ve borçlular konkordato talebinde bulunabilir.</p>
<p>Konkordato talep edecek taraflardan biri borçlu olan kişidir. Borçlu eğer vadesi gelmiş borçlarını ödeyemiyorsa ya da borçlarını vadesinde ödeyememe tehlikesi bulunuyorsa konkordato talep ederek borçlu iflastan kurtulmak isteyebilir.</p>
<p>Konkordato talep edecek olan diğer taraf ise alacaklıdır. Borçlu iflasa tabi bir kişi ise ve alacaklının da iflas talep etme hakkı varsa alacaklı konkordato talep edebilir. Yani iflas talep etme hakkı olmayan alacaklı veya iflasa tabi olmayan borcu için alacalı konkordato talep edemez.</p>
<h2>Konkordato Talebi Nasıl yapılır?</h2>
<p>Konkordato talep etme hakkına sahip olan kişiler tarafından konkordato talebi mahkemeye iletilir. Borçlu iflasa tabi kişilerden değilse yetkili ve görevli mahkeme borçlunun yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesidir.</p>
<p>Borçlu iflasa tabi kişilerden ise şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesidir. Bunun üzerine mahkeme konkordato talebini reddeder ya da kabul eder. Mahkeme konkordato talebini kabul ederse konkordato süreci başlar.</p>
<h2>Konkordato Talebinde Bulunurken Gerekli Olan Belgeler Nelerdir?</h2>
<p>Konkordato talep ederken bazı belgeleri mahkemeye sunmamız gerekiyor. Bu belgeler konkordato ön projesi, borçlunun mali durumunu gösteren belgeler, alacak listesi, proje ile malvarlığı karşılaştırma tablosu, finansal analiz raporlarıdır.</p>
<p>Konkordato ön projesi: Borçların ne zaman ne şekilde, nasıl ödeneceğini, gerekli olan kaynakların nasıl sağlanacağını gösteren projeye konkordato ön projesi denir.</p>
<p>Borçlunun mali durumunu gösteren belgeler: Alacak ve borçların belirtildiği belgeleri, malvarlıklarını, bilançoyu, gelir-gider tablosunu gösterecek her türlü belgelerin konkordato talebinde bulunmak için mahkemeye sunulmalıdır.</p>
<p>Alacak listesi: Alacaklıların kim olduğunu, ne kadar alacaklı olduğunu ve alacaklıların hangi ayrıcalıklara sahip olduğunu gösteren listeye alacak listesi denir.</p>
<p>Proje ile malvarlığı karşılaştırma tablosu: Bu tablo mahkemeye sunulacak olan konkordato ön projesine göre alacaklıların ne kadar elde edebilecekleri ile iflas durumunda ne kadar elde edilebileceklerini karşılaştıran tablodur.</p>
<p>Finansal analiz raporları: Bağımsız denetim kuruşları tarafından hazırlanan konkordato ön projesinin gerçekleşmesinin mümkün olduğunu gösteren raporlardır. Bu raporlar da konkordato talebiyle birlikte sunulmalıdır.</p>
<h2>Konkordato Süresi Ne Kadardır?</h2>
<p>Konkordato talebi için gerekli olan belgelerin mahkemeye sunulması halinde mahkeme belgelerin tamam olduğuna dair kanaat getirmişse üç aylık geçici mühlet süresi verir. Bu süre geçici konkordato komiseri ya da borçlu tarafından talep edilerek en fazla iki ay daha uzatılabilir.</p>
<p>Üç aylık geçici mühlet süresi içerisinde komiser tarafından konkordatonun başarıya ulaşma durumu belirlenmişse, belirlediği yazılı rapor üzerine duruşma yapılır. Yapılan duruşmada mahkeme tarafından konkordatonun başarıya ulaşacağına kanaat getirilirse mahkeme bir yıllık kesin mühlet verir.</p>
<p>Kesin mühlet süresi de henüz bir yıllık süre sona ermeden güçlük arz eden özel durumlarda, komiserin talebi ve bu durumu açıklayan gerekçeli raporu üzerine mahkeme tarafından altı aya kadar uzatılabilir. Borçlu da uzatma talebinde bulunabilir; bu durumda komiserin görüşü de alınır. Uzatma sürelerle beraber konkordato süresi toplam yirmi üç ayda tamamlanmaktadır.</p>
<h2>Konkordato Komiserinin Görevleri Nelerdir?</h2>
<p>Konkordato komiseri, konkordato sürecinde mahkeme tarafından atanır. Borçlunun finansal durumunu inceleyerek alacaklı ve borçlu arasında yapılan anlaşmanın uygunluğunu denetler.</p>
<p>Konkordato komiserin görevleri;</p>
<p>Konkordato teklifinin uygunluğunu belirler.</p>
<p>Borçlunun finansal durumunu değerlendirir.</p>
<p>Borçlunun faaliyetlerini takip eder ve anlaşmaya uygunluğunu denetler.</p>
<p>Konkordato komiseri alacaklılarla müzakere ederek borçların ödeme planını belirler ve imzalanacak olan anlaşmaları hazırlar.</p>
<p>Konkordato sürecinin yöntemi ile ilgili raporlar hazırlar ve mahkemeye sunar.</p>
<p>Konkordato sürecinin sonunda borçlunun başarılı şekilde borçlarını ödemesini sağlamak konkordato komiserinin görevleri arasında yer alır.</p>
<h2>Konkordatonun Hüküm ve Sonuçları Nelerdir?</h2>
<p>Aksi belirtilmemişse konkordato onaylandığı an bütün alacaklılar için bağlayıcı hale gelir. Bu alacaklılar;</p>
<p>Tüm imtiyazsız alacaklılar</p>
<p>Konkordato talebinden önce doğmuş veya komiserin izni olmadan mühleti içinde doğan alacaklar</p>
<p>Konkordatoya kabul ya da ret oyu vermiş alacaklar</p>
<p>Konkordatoya alacağını hiç yazdırmamış alacaklılar için de bağlayıcıdır.</p>
<p>Konkordatoya ile bağlı olmayan alacaklar:</p>
<p>-Rehinli alacaklar</p>
<p>– İik.206 madde 1. Sırasında yazılı olan imtiyazlı alacaklar</p>
<p><strong>Konkordatonun Feshi</strong></p>
<p>Konkordatonun feshi tam fesih ve kısmi fesih diye ikiye ayrılır. Tam fesih tüm alacaklıların fesih talep etmesidir. Kısmi fesih ise bir ya da birkaç alacaklının fesih talep etmesidir.</p>
<p>Konkordatonun feshi Asliye Ticaret Mahkemesinden istenir. ATM; konkordatonun tamamen feshine karar verirse borçlunun iflasa tabi kişilerden olması ve doğrudan doğruya iflas sebepleri bulunursa, resen iflas kararı verir.</p>
<h2>İflasın Ertelenmesi ve Konkordato Arasındaki Farklar Nelerdir?</h2>
<p>-Konkordatoya borç ödemeden aciz halde olan borçlular başvururken iflasın ertelenmesine başvuracaklar sadece borca batık şirketlerdir.</p>
<p>-Konkordatoyu talep edecek kişiler gerçek kişi dahil herkestir, iflasın ertelenmesini ise sadece kollektif ve sermaye şirketleri talep edebilir.</p>
<p>-Konkordato da usulüne uygun bir konkordato projesinin varlığı yeterlidir. Ama iflasın ertelenmesi için iyileştirme projesinin ve bilançonun varlığı gerekir.</p>
<p>-Konkordato sürecince faiz işlemezken iflas erteleme süresi içinde faiz işlemeye devam eder.</p>
<p>– Konkordato süreci uzatmalarla beraber en fazla 23 ay sürmektedir. İflas erteleme ise beş yıl sürer. Bundan dolayıdır ki konkordatonun maliyeti, iflas ertelemeye göre düşüktür.</p>
<p>-İflasın ertelenmesinde alacaklının rızası aranmazken konkordato talebinin tasdik edilmesi için alacaklının rızası aranmaktadır.</p>
<h3>EMSAL KARARLAR</h3>
<p><strong>YARGITAY 23.HD., E.2019/3457 K.2020/701</strong></p>
<p>DAVA KONUSU İSTEMİN ÖZETİ: Davacılar vekili, üç müvekkili şirketin birbiriyle ilişkili şirketler olup aynı ortaklık yapısına sahip olduğunu, müvekkili …..nin iki ayrı büyük gayrimenkul projesinin sahibi ve yüklenicisi, ……nin kendisi ile aynı adı taşıyan büyük bir inşaat ve devremülk termal tesisi projesinin sahibi ve yüklenicisi,….. Şti.nin ise her iki şirketin taahhüt şirketi durumunda olduğunu;</p>
<p>şirketlerin ayrı tüzel kişiliklere sahip olsa dahi birbirlerine yönelik ciranta, kefalet ve taahhüt ilişkisi olup zincirleme sorumluluk içerisinde olduklarını, şirketlerin 2017 yılında likitide sıkıntısını banka borçlanması yapmak suretiyle aşmaya çalıştığını, ancak piyasalardaki durum nedeni ile başarılı olamadığını;</p>
<p>ön projesi ile borçlardan tenzilat talebi ile hazırlanan proje kapsamında elde edilecek gelirlerle mali kaynak sağlanacağını, borçların ödeneceğini ileri sürerek konkordato mühleti verilmesini ve konkordatonun tasdikini talep ve dava etmiştir.</p>
<p>Mahkemece iddia ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketlerin geçici mühletten bu yana meydana gelen gelişmeleri dikkate alınmak sureti ile mali durumunu iyileştirme ve önceden doğmuş ve gelecekte doğacak borçlarını ödeyebilecek duruma geleceğine dair gerçekçi ihtimalin bulunmadığı;</p>
<p>konkordato ön projesinin uygulanmasının mümkün görülmediği, konkordatonun tasdiki ihtimalinin olmadığı gerekçesi ile davacı şirketlerin kesin mühlet taleplerinin reddi ile İİK’nın 292/1- b bendi gereğince davacı şirketlerin ayrı ayrı iflasına karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekilince yapılan istinaf başvurusu;</p>
<p>İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 09/05/2019 tarihli ve 2019/430-2019/874 E.-K. sayılı ilamıyla davacılar vekilinin, konkordato kesin mühleti verilmesine dair istinaf başvurusunun reddine, davacılar vekilinin;</p>
<p>davacı borçlu şirketler ile ilgili verilen İflas kararına dair istinaf başvurusunun kabulü ile İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/495 Esas, 2018/1206 Karar ve 30.11.2018 tarihli kararının kaldırılmasına, davacı … Otelcilik Gayrimenkul Taahhüt San. ve Tic. A.Ş, davacı Burj Al …Pazarlama İnşaat Taahhüt Limited Şirketinin ve davacı …. Beton Nakliyat İnşaat Taahhüt Sanayi Ticaret Limited Şirketinin kesin mühlet taleplerinin ayrı ayrı reddine, İflasa tabi davacı borçlu şirketler hakkında;</p>
<p>İİK’nın 292. maddesi gereğince şartları oluşmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına kesin olarak karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararını davacılar vekili temyiz etmiş, Bölge Adliye Mahkemesi 22.11.2019 tarihli kararı ile kararın İİK nun 293/2-3. fıkraları gereğince kesin olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar vermiştir.</p>
<p>Bu kez Bölge Adliye Mahkemesinin temyiz isteminin reddine dair verilen kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.</p>
<p>Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.</p>
<p>SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcın talep halinde iadesine,05.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.</p>
<p><strong>YARGITAY 23.HD., E.2019/2217 K.2020/291</strong></p>
<p>DAVA KONUSU İSTEMİN ÖZETİ: Konkordato talep eden vekili, inşaat sektöründe faaliyet gösteren müvekkili şirketin, ekonomik durgunluk, likit piyasasındaki daralma, girdi maliyetlerindeki artışlar, yeni yatırım maliyetleri gibi nedenlerle mali ve ekonomik yönden zor duruma düştüğünü;</p>
<p>bu çerçevede alacaklıları ile uzlaşmak durumunda kaldığını, konkordato geçici ve kesin mühlet talebinin kabulü halinde borçların 24 ay vade ile yapılandırılacağını, şirket ortağının sermaye artışında bulunacağını, dışardan ortak ve kredi alınarak şirketin mali yapısının güçlendirileceğini ileri sürerek;</p>
<p>İİK’nın 287. maddesi hükmü uyarınca geçici mühlet verilmesini ve İİK’nın 297/2. maddesinde sayılanlar da dahil olmak üzere şirket mal varlığının muhafazası için gerekli tüm tedbirlerin alınmasını, geçici bir konkordato komiseri tayin edilmesini ve nihayet İİK’nın 289. maddesi hükmü uyarınca kesin mühlet verilmesini istemiştir.</p>
<p>İlk derece mahkemesince, şirketin mevcut durumu ile konkordato projesinde taahhüt edilen sonuca ulaşma ihtimalinin güç olduğu, mali kayıtlarının gerçek durumla örtüşmediği, fiili varlıklarının borçları karşılama oranının %16,5 olduğu ve yaklaşık 7.845.000,00 TL borca batık durumda bulunduğu, sunulan konkordato projesinin somut, ciddi ve uygulanabilir olmadığı;</p>
<p>borca batıklıktan çıkma ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle, konkordato talebinin reddi ile şirketin iflasına dair verilen karara karşı, şirket vekilince yapılan istinaf başvurusu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 17.05.2019 tarihli ve 1112 E. 846 K. sayılı ilamıyla esastan reddedilmiştir.</p>
<p>Bölge Adliye Mahkemesi kararını, konkordato talep eden şirket vekili temyiz etmiştir.</p>
<p>Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre konkordato talep eden … İnşaat Emlak Taahhüt Mühendislik İnşaat Malzemeleri Temizlik Hayvancılık Ceviz Sanayi Ticaret Limited Şirketi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.</p>
<p>SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle konkordato talep eden … İnşaat Emlak Taahhüt Mühendislik İnşaat Malzemeleri Temizlik Hayvancılık Ceviz Sanayi Ticaret Limited Şirketi vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına 21.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.</p>
<p><strong>YARGITAY 23.HD., E.2019/2385 K.2019/5149</strong></p>
<p>DAVA KONUSU İSTEMİN ÖZETİ: Şikayetçi vekili, müvekkili borçlu şirket hakkında … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/432 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan konkordato yargılamasında 13.04.2018 tarihinde 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiğini, aynı davada taraflarınca banka hesabı açıklamalı konulu başvuruları üzerine, 30.04.2018 tarihli, davacı şirket hakkında geçici mühlet tarihinden itibaren takas yapılmaması konusunda ek tedbir kararı verildiğini;</p>
<p>ek tedbir kararının şüphelilerin müdür olduğu … T.A.Ş ‘ne 07.05.2018 tarihinde sunulduğunu, karar gereğince müvekkili hesaplarındaki paraya bankanın alacağına mahsuben takas yapılmaması gerektiğinin beyan edildiğini, ancak şüphelilerin tedbir kararına cevaben;</p>
<p>rehin sözleşmesinden kaynaklanan rehin haklarının bulunmakta olduğu, rehin hakları gereğince mahsup işleminin yapıldığı, bu hakkın sözleşmesel bir hak olduğu, mahkemece rehin hakkı kullanımına ilişkin bir tedbir bulunmadığı, ilgili tutarın iadesinin mümkün görülmediğinin belirtildiği, bu şekilde mahkemenin tedbir kararına karşı gelinip kararın uygulanmadığını, dosyada verilen ara karar gereğince;</p>
<p>banka tarafından takas işleminin uygulanmaması gerekirken söz konusu ara karara direnilerek müvekkili alacağına takas işleminin uygulandığını, ara karar gereğince 19.04.2018 tarihinden itibaren müvekkili alacağına mahsuben takas yolu ile el konulmasının yasal olmadığını;</p>
<p>yasal olmayan işlemlerin yok hükmünde olduğunu, … T.A.Ş Laleli Şubesi müdür ve ticari müşteri ilişkileri yöneticinin bu hali ile HMK 398. maddesine aykırı davrandıklarını ileri sürerek şikayet olunanların disiplin hapsi ile cezalandırılmalarını talep ve şikayet etmiştir.</p>
<p>Şikayet olunanlar vekili, iddia edilen tedbir kararının bankaca yapılan tahsilat işleminden sonra haricen şikayetçi tarafından tebliğ edildiğini, ayrıca yapılan işlemin nakit blokaj rehni ile rehnedilen tutarın tahsilatı işlemi olduğunu, takas işleminin de yapılmadığını;</p>
<p>tedbire muhalefet suçunun oluşabilmesi için öncelikle tedbir kararının HMK 393/2 ve 4. fıkra hükümlerine uygun olarak tebliğ edilmiş olması gerektiğini, tedbir kararının ilgili icra müdürlüğü tarafından değil şikayet eden tarafından haricen tebliğ edildiğini, tedbir kararlarının usulüne uygun tebliğ edilmediğini savunarak şikayetin reddi ile müvekkillerinin beraatine karar verilmesini istemiştir.</p>
<p>İlk derece mahkemesince atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından şikayet olunanlar hakkında verilen beraat kararına karşı şikayetçi vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince talebin esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir.</p>
<p>Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre şikayetçi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.</p>
<p>SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle şikayetçi vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.</p>
<p><strong>YARGITAY 23.HD., E.2019/2388 K.2019/5150 T. 05.12.2019 </strong></p>
<p>Şikayetçi vekili, müvekkili borçlu şirket hakkında … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/432 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan Konkordato yargılamasında 13.04.2018 tarihinde 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiğini, aynı davada taraflarınca banka hesabı açıklamalı konulu başvuruları üzerine;</p>
<p>30.04.2018 tarihli, davacı şirket hakkında geçici mühlet tarihinden itibaren takas yapılmaması konusunda ek tedbir kararı verildiğini, şikayet olunanların tedbire aykırı davrandıklarını ileri sürerek şikayet olunanların disiplin hapsi ile cezalandırılmalarını talep ve şikayet etmiştir.</p>
<p>Şikâyet olunanlar, şikâyetin reddi ile beraatlerine karar verilmesini istemiştir.</p>
<p>İlk derece mahkemesince atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından şikâyet olunanlar hakkında verilen beraat kararına karşı şikayetçi vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince talebin esastan reddine karar verilmiştir.</p>
<p>Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre şikayetçi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.</p>
<p>SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle şikayetçi vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA;</p>
<p>aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.</p>
<p data-start="0" data-end="251">Hukuki destek almak, danışmanlık hizmetlerimiz hakkında bilgi edinmek veya sorularınızı iletmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Size en kısa sürede dönüş yapabilmemiz için <strong data-start="179" data-end="235"><a href="https://mdmhukuk.com/iletisim/" target="_new" rel="noopener" data-start="181" data-end="233">iletişim sayfamızı</a></strong> ziyaret edin.</p>
<p data-start="253" data-end="397" data-is-last-node="" data-is-only-node="">Ayrıca, ilgili yasal düzenlemeleri incelemek için <strong data-start="303" data-end="352"><a href="https://www.mevzuat.gov.tr/" target="_new" rel="noopener" data-start="305" data-end="350">Mevzuat.gov.tr</a></strong> adresinden resmi kaynaklara ulaşabilirsiniz.</p>
]]></content:encoded>
<wfw:commentRss>https://mdmhukuk.com/konkordato-nedir-sartlari-nelerdir/feed/</wfw:commentRss>
<slash:comments>0</slash:comments>
</item>
<item>
<title>Hakimin Reddi ve Çekinmesi Sebepleri, Süresi, İtiraz</title>
<link>https://mdmhukuk.com/hakimin-reddi-ve-cekinmesi-sebepleri-suresi-itiraz/</link>
<comments>https://mdmhukuk.com/hakimin-reddi-ve-cekinmesi-sebepleri-suresi-itiraz/#respond</comments>
<dc:creator><![CDATA[Yusuf K]]></dc:creator>
<pubDate>Wed, 19 Mar 2025 14:24:17 +0000</pubDate>
<category><![CDATA[Diğer Hukuki Konular]]></category>
<guid isPermaLink="false">https://mdmhukuk.com/?p=28801</guid>
<description><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Hakimin-Reddi-ve-Cekinmesi-Sebepleri-Suresi-Itiraz-1-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Hakimin Reddi ve Çekinmesi Sebepleri, Süresi, İtiraz" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Hakimin-Reddi-ve-Cekinmesi-Sebepleri-Suresi-Itiraz-1-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Hakimin-Reddi-ve-Cekinmesi-Sebepleri-Suresi-Itiraz-1-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Hakimin-Reddi-ve-Cekinmesi-Sebepleri-Suresi-Itiraz-1-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Hakimin-Reddi-ve-Cekinmesi-Sebepleri-Suresi-Itiraz-1-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Hakimin-Reddi-ve-Cekinmesi-Sebepleri-Suresi-Itiraz-1.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Hakimin Reddi ve Çekinmesi Sebepleri, Süresi, İtiraz 5">Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Hâkimin Tarafsızlığı Nedir? CMK’ de hâkimin tarafsızlığını sağlamak için 2 tür tedbir öngörülmüştür. İlki kanunda sayılan hallerden birinin varlığı halinde hâkimin görev yapmasının yasaklanmasıdır. Diğeri ise hâkimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı reddinin istenebilmesidir. Hakimin Reddi ve Çekinmesi Sebepleri, Süresi, İtiraz Hakimin Reddi ve Çekinmesi Sebepleri, Süresi, İtiraz, Getirilen görev yasakları ile […]]]></description>
<content:encoded><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Hakimin-Reddi-ve-Cekinmesi-Sebepleri-Suresi-Itiraz-1-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Hakimin Reddi ve Çekinmesi Sebepleri, Süresi, İtiraz" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Hakimin-Reddi-ve-Cekinmesi-Sebepleri-Suresi-Itiraz-1-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Hakimin-Reddi-ve-Cekinmesi-Sebepleri-Suresi-Itiraz-1-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Hakimin-Reddi-ve-Cekinmesi-Sebepleri-Suresi-Itiraz-1-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Hakimin-Reddi-ve-Cekinmesi-Sebepleri-Suresi-Itiraz-1-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Hakimin-Reddi-ve-Cekinmesi-Sebepleri-Suresi-Itiraz-1.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Hakimin Reddi ve Çekinmesi Sebepleri, Süresi, İtiraz 6"><p>Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Hâkimin Tarafsızlığı Nedir? CMK’ de hâkimin tarafsızlığını sağlamak için 2 tür tedbir öngörülmüştür.</p>
<p>İlki kanunda sayılan hallerden birinin varlığı halinde hâkimin görev yapmasının yasaklanmasıdır. Diğeri ise hâkimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı reddinin istenebilmesidir.</p>
<h2>Hakimin Reddi ve Çekinmesi Sebepleri, Süresi, İtiraz</h2>
<p>Hakimin Reddi ve Çekinmesi Sebepleri, Süresi, İtiraz, Getirilen görev yasakları ile hâkimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı hâkimin reddinin asıl amacı önyargılı ve taraflı hâkimlerin hükme katılmasını önleyerek daha başından itibaren yanlış kararlar verilmesini önlemektir.</p>
<p>Ama buradaki amaç bununla sınırlı kalmamaktadır. Aynı zamanda yargının taralı olduğu görüntüsünü de önlemek istemektedir.</p>
<p>Hâkimin tarafsızlığını şüpheye düşüren hallerde reddi ile hâkimin görevden yasaklanması aynı amaca hizmet etmekle birlikte her iki kurumda farklı şartlara tabi tutulmuştur. Görev yasaklarında yasa koyucu en baştan itibaren saydığı durumlarda hâkimin tarafsız kalamayacağını kabul edip hâkimin davaya bakmasını yasaklamaktadır.</p>
<p>Tarafsızlığı şüpheye düşürecek haller ise kanunda sayılmamıştır. Hâkim tarafından veya yargılamaya katılanlar tarafından ileri sürülüp ileri sürülen sebebin de hâkimin tarafsızlığından şüphe duymayı haklı gösterecek nitelikte merci tarafından tespit edilmesi gerekiyor.</p>
<h2>Görev Yasakları Nelerdir?</h2>
<p>Görev yasakları CMK m.22 ve 23’ de düzenlenmiştir. Buna göre 22. maddeye göre hâkimin davaya bakamayacağı haller;</p>
<p>Hâkim suçtan kendisi zarar görmüşse,</p>
<p>Sonradan kalksa bile mağdur ya da şüpheli, sanık ile aralarında vesayet, evlilik veya kayyımlık ilişkisi bulunmuşsa,</p>
<p>Mağdur ya da şüpheli, sanığın kan veya kayın hısımlığından üstsoy ya da altsoyundan biri ise,</p>
<p>Mağdur ya da şüpheli, sanık ile aralarında evlat edinme bağlantısı varsa,</p>
<p>Mağdur ya da şüpheli, sanık ile aralarında üçüncü derece dâhil kan hısımlığı varsa,</p>
<p>Evlilik sona ermişse bile, mağdur ya da şüpheli, sanık ile aralarında ikinci derece dâhil kayın hısımlığı varsa,</p>
<p>Aynı davada adli kolluk görevi, Cumhuriyet Savcılığı, şüpheli veya sanık müdafiliği ya da mağdur vekilliği yapmışsa,</p>
<p>Aynı davada bilirkişi ya da tanık sıfatıyla dinlenmişse,</p>
<p>Bu sayılanlardan biri varsa hâkim, hâkimlik görevini yapamaz.</p>
<p>CMK m.23’e göre yargılamaya katılamayacak hâkim;</p>
<p>Bir hükme ya da karara katılan hâkim, yüksek görevli mahkemece bu hükme ilişkin olarak verilecek hükme ya da karara katılamaz.</p>
<p>Aynı işin soruşturma evresinde görev yapan hâkim, kovuşturma evresinde görev yapamaz.</p>
<p>Yargılanmanın yenilenmesinde ise, önceki yargılamada görev yapan hâkim aynı işe görev alamaz.</p>
<p>CMK 22 ve 23.maddelerde sayılan hallerde kanun koyucu hâkimin tarafsız kalamayacağını bir faraziye olarak kabul etmiştir. Dolayısıyla bu gibi hallerde hâkim görev yapamaz. Görev yasaklarına uyulmaması CMK m.289/1-b gereğince kesin hukuka aykırılık halidir.</p>
<p>Kanun gereği hâkimin davaya bakmasının yasak olduğu bu durumlarda hâkimin bu yukarıda saydığımız hususları resen dikkate alması gerekir. Herhangi bir süre sınırlaması yoktur. Kanunumuzda bu husus sınırlı bir şekilde düzenlenmiştir. Kıyasa başvurularak benzer hususların bu yasak kapsamına dâhil edilmemesi gerekir.</p>
<p><strong>Hâkimin Reddi </strong></p>
<p>Kanun koyucu hâkimin tarafsızlığını şüpheye düşüren hallerin varlığının olabileceğini de ortaya koymuştur. Ama bunları görev yasaklarında olduğu gibi tahdidi olarak saymamıştır, genel bir ifade kullanmıştır.</p>
<p>Hâkimin tarafsızlığını şüpheye düşüren hallerde öncelikle bu sebep tespit edilir, ardından hâkimin tarafsızlığını etkileyip etkilemeyeceğine bakılır.</p>
<h2>Hâkimin Reddi Sebepleri Nelerdir?</h2>
<p>CMK’ de hâkimin reddi sebepleri ayrıntılı olarak düzenlenmemiştir. CMK m.24’e göre hâkimin tarafsızlığını şüpheye düşürülebilecek hallerde reddi istenebileceği gibi hâkimin davaya bakamayacağı hallerde de reddi istenebilir.</p>
<h2>Hâkimin reddi isteminde bulunacaklar kimlerdir?</h2>
<p>CMK’ nin 24. maddesinde hâkimin reddi isteminde bulunacak kişiler düzenlenmiştir. Buna göre;</p>
<p>Cumhuriyet Savcısı</p>
<p>Şüpheli</p>
<p>Sanık</p>
<p>Şüpheli ve sanığın müdafisi</p>
<p>Katılan</p>
<p>Ve katılan vekili istemde bulunabilecektir.</p>
<p>Yukarı saydıklarımızdan herhangi biri hâkimin reddini istediği takdirde, hüküm ya da karara katılacak hâkimlerin isimleri kendisine bildirilir.</p>
<h2>Tarafsızlığını Şüpheye Düşürecek Sebeplerden Dolayı Hâkimin Reddi İstemi Süresi Ne Kadardır?</h2>
<p>Yasaklılık nedenine dayanan ret isteminde bu reddi ileri sürmek için herhangi bir süre sınırlaması yoktur. Ret sebeplerinin varlığı halinde yargılama bitinceye kadar hâkim reddedilebilir. Bunun nedeni ise kanunda sayılan yasaklılık hallerinin hâkimin tarafsızlığını bozacağının kabulüdür.</p>
<p>Tarafsızlıktan şüphe edilmesine dayana ret isteminde ise kanun koyucu bir süre sınırlaması koymuştur. Bu süre geçtikten sonra ret isteminde bulunulamayacaktır. CMK m. 25’e göre;</p>
<p>İlk derece mahkemesinde sanığın sorgusu başlayıncaya kadar,</p>
<p>Duruşmalı olan işlerde bölge adliye mahkemelerinde inceleme raporu,</p>
<p>Yargıtay da görevlendirilen üye ya da tetkik hâkimi tarafından yazılmış olan rapor üyelere açıklanıncaya kadar hâkimin reddi istenebilir.</p>
<p>Diğer hallerdeyse inceleme başlayıncaya kadar hâkimin reddi istenebilir.</p>
<p>Ret sebepleri sonradan ortaya çıkabilir veya öğrenilebilir bu takdirde ise duruşma ve inceleme bitinceye kadar hâkimin reddi istenebilir. Ancak yapılacak olan ret isteminin bu sebebin öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde yapılması şarttır.</p>
<h2>Ret İsteminin Usulü Nasıldır?</h2>
<p>Ret isteminin usulü CMK’nin 26.maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre 2 şekilde yapılabilir. Hâkimin bağlı olduğu mahkemeye verilecek dilekçeyle ya da mahkemenin zabıt kâtibine bir tutanak düzenlemesi için başvurulur. Ret isteminde bulunan taraf ret sebeplerini ve bu sebeplerin dayandığı olguları ispatla yükümlüdür.</p>
<p>Nitekim kanun koyucu da CMK m.26/2’de bu hususa değinmiştir. Buna göre ret isteminde bulunan taraf öğrendiği ret sebeplerinin hepsini bir defada açıklamakla ve süresi içinde olgularıyla birlikte ortaya koymakla yükümlüdür. Aynı zamanda reddi talep edilen hâkim ret sebepleri hakkındaki görüşünü de yazılı olarak bildirir.</p>
<h2>Hâkimin Reddi İstemine Karar Verecek Mahkeme Hangi Mahkemedir?</h2>
<p>Hâkimin reddi istemine mensup olduğu mahkeme tarafından karar verilir. Ama reddi istenen hâkim müzakereye katılmaz. Bu sebeple mahkeme teşekkül edemezse bu durumda karar verilmesi;</p>
<p>Eğer reddi istenen hâkim asliye ceza mahkemesine mensupsa bu mahkemenin yargı çevresi içerisinde bulunan ağır ceza mahkemesince karar verilir.</p>
<p>Reddini istediğimiz hâkim ağır ceza mahkemesine mensupsa o yerde ağır ceza mahkemesinin birden fazla dairesi varsa, numara olarak kendisini izleyen daireye eğer son numaralı daire ise (1) numaralı daireye, orada ağır ceza mahkemesinin tek dairesi bulunması halindeyse, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.</p>
<p>Reddi istenen hâkim sulh ceza hâkimiyse, yargı çevresi içerisinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi ve tek hâkime karşıysa, yargı çevresi içerisinde bulunan ağır ceza mahkemesi karar verir.</p>
<p>Eğer ki bölge adliye mahkemesi üye ve başkanlarının reddi istenmişse, reddedilen üye ve başkan katılmaksızın görevli olduğu dairece incelenerek karara bağlanır.</p>
<p>Ret istemi kabul edilirse, davaya bakmak için bir başka mahkeme veya hâkim görevlendirilir.</p>
<h2>Ret İstemi Üzerine Verilecek Karara Karşı Kanun Yoluna Başvurabilir miyiz?</h2>
<p>Ret istemi kabul edilmişse verilen bu karar kesindir. Herhangi bir merciye başvuramayız. Ama ret istemi kabul edilmemişse bu kabul edilmeme kararına karşı itiraz yoluna gidebiliriz. İtiraz üzerine verilen ret kararı da hükümle birlikte incelenir.</p>
<h2>Reddi İstenen Hâkim Hangi İşlemleri Yapabilir?</h2>
<p>Bu husus CMK’nin 29. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre reddi istenen hâkim hakkında kabul veya ret kararı verilinceye kadar sadece gecikmesinde sakınca olan işlemleri yapar.</p>
<p>Hâkim oturum sırasında da reddedilebilir, bu durumda bir karar verilmesi için ara vermek gerekse bile ara verilmeksizin devam olunur. Ama madde 216 gereğince tarafların iddia ve sözlerinin dinlenilmesine geçilemez ve ret konusunda bir karar verilmeden reddedilen hakim tarafından ya da onun katılımıyla bir sonraki oturuma başlanamaz.</p>
<p>Ret sebebi kabul edilmişse bu durumda gecikmesinde sakınca bulanan hal sebebiyle yapılmış olan işlemler dışında, duruşma tekrarlanır.</p>
<h2>Hâkimin Reddi İstemi Geri Çevrilebilir mi?</h2>
<p>Hâkimin reddi istemi kanunda sayılan hallerde geri çevrilebilir. Ret isteminin süresinde yapılmamış olması, ret sebebini ve delilini göstermemişsen ya da hâkimin reddi isteminin duruşmayı uzatmak amacı ile yapıldığı açıkça anlaşılıyor ise ret istemi geri çevrilebilir.</p>
<p>Bu nedenle verilen kararlara karşı itiraz yolu açıktır. Geri çevrilme tek hâkimli mahkemelerde hâkimin kendi tarafından olurken, toplu mahkemelerde ise hâkimin müzakereye katılmasıyla geri çevrilir.</p>
<p><strong>Hâkimin Çekinmesi</strong></p>
<p>Hâkim yasaklılığını gerektiren bir sebeple çekiniyorsa, merci bir başka hâkim ya da mahkemeyi davaya bakması için görevlendirilir.</p>
<p>Hâkim tarafsızlığını şüpheye düşürecek nedenler ileri sürerek çekiniyorsa bu takdirde merci tarafından çekinmenin uygun olup olmadığına karar verilir. Eğer çekinme uygun kabul edilirse davaya bakmak için bir mahkeme ya da hâkim görevlendirilir.</p>
<p><strong>Zabıt Kâtibinin Reddi veya Çekinmesi</strong></p>
<p>Zabıt kâtibinin reddi halinde ya da kendisinin reddini gerektiren nedenleri bildirerek görevden çekinmesi halinde verilecek olan karar, zabıt kâtibinin yanında çalıştığı hâkim ya da mahkeme başkanı tarafından verilir.</p>
<p>Aynı işte hâkim ve zabıt kâtibinin reddi beraber isteniyorsa ya da çekineceklerse bunlara karar verecek olan merci, hâkime göre belirlenir.</p>
<h3>EMSAL KARARLAR</h3>
<p><strong>YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ E.2019/18238 K.2020/19307 T.10.12.2020</strong></p>
<p>DAVA KONUSU İSTEMİN ÖZETİ: Gereği görüşülüp düşünüldü:</p>
<p>5271 sayılı Kanun’un “Hâkimin davaya bakamayacağı haller” başlıklı 22. maddesinde; “(1) Hâkim;</p>
<p>a) Suçtan kendisi zarar görmüşse,</p>
<p>b) Sonradan kalksa bile şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlilik, vesayet veya kayyımlık ilişkisi bulunmuşsa,</p>
<p>c) Şüpheli, sanık veya mağdurun kan veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyundan biri ise,</p>
<p>d) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlât edinme bağlantısı varsa,</p>
<p>e) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında üçüncü derece dahil kan hısımlığı varsa,</p>
<p>f) Evlilik sona ermiş olsa bile, şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında ikinci derece dahil kayın hısımlığı varsa,</p>
<p>g) Aynı davada Cumhuriyet savcılığı, adlî kolluk görevi, şüpheli veya sanık müdafiliği veya mağdur vekilliği yapmışsa,</p>
<p>h) Aynı davada tanık veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmişse,</p>
<p>Hâkimlik görevini yapamaz. Hükmüne yer verilmiş,</p>
<p>5271 sayılı CMK.nun 24/1. madde ve fıkrasında;</p>
<p>Hâkimin davaya bakamayacağı hallerde reddi istenebileceği gibi, tarafsızlığını şüpheye düşürecek diğer sebeplerden dolayı da reddi istenebilir düzenlemeleri uyarınca,</p>
<p>Şabanözü Asliye Ceza Mahkemesinin 10.02.2014 gün 2011/20 esas sayılı dosyasının 10.02.2014 tarihli duruşmasında sanık hakkında Şabanözü Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği;</p>
<p>11.09.2014 tarihinde düzenlenen iddianame ile …’nde dava açıldığı, açılan davada suç duyurusunda bulunan hâkim tarafından yargılama yapılmak suretiyle tarafsızlığını şüpheye düşürecek hallerin varlığına rağmen, aynı davada yazılı şekilde hüküm tesisi,</p>
<p>Yasaya aykırı, Cumhuriyet Savcısının ve sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 10.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.</p>
<p><strong>YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ E.2015/15341 K.2015/13596 T.01.07.2015</strong></p>
<p>DAVA KONUSU İSTEMİN ÖZETİ: Dosya incelenerek gereği düşünüldü;</p>
<p>Hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından sanık …ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1 -b ve 116/1. maddeleri uyarınca 3 yıl ve 1 yıl hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair …Asliye Ceza Mahkemesinin 19/09/2013 tarihli ve 2012/887 esas, 2013/651 sayılı kararını müteakip;</p>
<p>sanık tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 15/04/2014 tarihli ve 2012/887 esas, 2013/651 sayılı ek kararına yönelik itirazın keza reddine dair.</p>
<p>Ağır Ceza Mahkemesinin 09/05/2014 tarihli ve 2014/487 değişik iş sayılı karar aleyhine… nca verilen 27.05.2015 gün ve 2015/10756/34462 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.06.2015 gün ve… Sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.</p>
<p>Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;</p>
<p>Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 23/3. maddesindeki “Yargılamanın yenilenmesi hâlinde önceki yargılamada görev yapan hâkim aynı işte görev alamaz” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun’un 318/1. maddesindeki “Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir.”</p>
<p>şeklindeki düzenlemeler karşısında, ilk kararı veren hakimin olayla ilgili kanaatinin oluştuğu, görüşünün ilk hükümle belirginleştiği, yeniden yargılama aşamasında ya da bu aşamaya götürecek talebin kabule değer olup olmadığına dair vereceği kararda önceki kanaat ve görüşünün etkisi altında kalabileceği, bu sebeple adil yargılama hakkının bir uzantısı olarak olaya tamamen yabancı, farklı bir hakimin yargılamanın yenilenmesi talebini incelemesi gerektiği;</p>
<p>somut olayda ise ilk kararı veren hakimin yargılamanın yenilenmesi talebini değerlendirdiği gözetilmeden, itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK. nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.</p>
<p><strong>GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:</strong></p>
<p>Keşan Asliye Ceza Mahkemesinin, 19.09.2013 gün ve 2012/887, 2013/651 sayılı kararı ile hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından hükümlü E.. K..’ın 11.04.2014 tarihli yargılamanın yenilenmesi isteminin, aynı mahkemenin 15.04.2014 tarihli ek kararı ile reddedildiği, ret kararına itirazın da Edirne 1.Ağır Ceza Mahkemesince yerinde görülmemesi üzerine, itiraz mercii kararına karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır.</p>
<p>Kanun yararına bozma istemi, yargılamanın yenilenmesi talebinin asıl hükmü veren hâkim tarafından değerlendirilmesinin hukuka uygun olmaması nedeniyle itiraz merciince itirazın bu yönden kabulü yerine reddine karar verilmesine ilişkindir.</p>
<p>5271 sayılı CMK’nın 318. maddesinde, yargılamanın yenilenmesi isteminin, hükmü veren mahkemeye sunulacağı, bu mahkemenin, istemin kabule değer olup olmadığına karar vereceği düzenlenmiş, aynı yasanın “Yargılamaya katılamayacak hâkim” başlıklı 23. maddesinin 3.fıkrasında ise, yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev yapan hâkimin aynı işte görev alamayacağı hükme bağlanmıştır.</p>
<p>CMK’nın 289. maddesinde de, hâkimlik görevini yapmaktan kanun gereğince yasaklanmış hâkimin hükme katılması, kesin hukuka aykırılık halleri arasında sayılmıştır.</p>
<p>Hükümlü hakkında Keşan Asliye Ceza Mahkemesinin, 19.09.2013 gün ve 2012/887, 2013/651 sayılı mahkumiyet hükmünde görev alan hakimin, yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine ilişkin aynı mahkemenin 15.04.2014 tarihli ek kararını da verdiği anlaşılmış, aynı hakimin;</p>
<p>dava ile ilgili yargılama yaparak ulaştığı kanaati ilk hükümle dosyaya yansıttığı ve yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığı yönünden yapılan değerlendirmede, önceki kanaatinden etkilenebileceği dikkate alınarak, farklı bir hakim tarafından istem hakkında karar verilmesi gerekeceğinden;</p>
<p>itiraz merciince itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görülmekle, (EDİRNE) 1. Ağır Ceza Mahkemesinden kesin olarak verilen;</p>
<p>09.05.2014 gün ve 2014/487 D.İş sayılı kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (a) bendi uyarınca sonraki işlemlerin itiraz merciince yerine getirilmesine, 01.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.</p>
<p><strong>YARGITAY 21.CD., E.2016/7846 K.2016/5471 T.21.06.2016</strong></p>
<p>DAVA KONUSU İSTEMİN ÖZETİ: Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 03.04.2016 gün ve 94660652-105-34-352-2016-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 18.04.2016 gün ve KYB……sayılı ihbarnamesi ile;</p>
<p>Özel belgede sahtecilik suçundan şüpheliler …, … ve …. haklarında yapılan soruşturma sonucunda … Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 11/09/2015 tarihli ve … soruşturma, ….sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itiraz üzerine ilgili mahkeme hakiminin tarafsızlığını şüpheye düşürecek bir hal bulunup bulunmadığına yönelik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 30/2. maddesi gereğince dosyaya bakmaktan çekinmesine;</p>
<p>çekinme sebeplerinin değerlendirilmesi ve başka bir Sulh Ceza Hakiminin itirazı incelemek üzere görevlendirilmesine ilişkin … Sulh Ceza Hakimliğinin 30/11/2015 tarihli ve …. Değişik iş sayılı talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair…. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/12/2015 tarihli ve ….Değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin …. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/12/2015 tarihli ve …. değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;</p>
<p>Usul hükümlerinde kıyasın mümkün olduğuna ilişkin genel hukuk prensibi doğrultusunda yapılan incelemede, 5271 sayılı Kanun’un 30/2. maddesinde yer alan “Hâkim, tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebepler ileri sürerek çekindiğinde, merci çekinmenin uygun olup olmadığına karar verir.</p>
<p>Çekinmenin uygun bulunması halinde, davaya bakmakla bir başka hâkim veya mahkeme görevlendirilir.”</p>
<p>şeklindeki hükümde yer alan mercii kavramı vazıh olmamakla birlikte, 5271 sayılı Kanun’un 24/1. maddesi gereğince hakimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek diğer sebeplerden reddinin istenebileceği belirtilerek anılan Kanun’un 27/2. maddesinde; “Ret istemi sulh ceza hâkimine karşı ise, yargı çevresi içinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi ve tek hâkime karşı ise, yargı çevresi içerisinde bulunan ağır ceza mahkemesi karar verir.”</p>
<p>şeklinde ret istemi hakkında karar verecek mahkemenin tayin olunması karşısında, belirtilen hükmün kıyasen hakimin tarafsızlığını şüpheye düşüren hallere istinaden çekinmesi halinde uygulanabileceği düşünüldüğünden;</p>
<p>merciince yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:</p>
<p>Kanun yararına bozma isteminin mercii tayini hususuna ilişkin olmasına, Başkanlar Kurulu kararlarına ve Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesine göre kanun yararına bozma istemini inceleme görevinin Yüksek Yargıtay 5. Ceza Dairesine ait olduğu anlaşılmakla, Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın görevli Daireye gönderilmesine,21.06.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.</p>
<p data-start="0" data-end="251">Hukuki destek almak, danışmanlık hizmetlerimiz hakkında bilgi edinmek veya sorularınızı iletmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Size en kısa sürede dönüş yapabilmemiz için <strong data-start="179" data-end="235"><a href="https://mdmhukuk.com/iletisim/" target="_new" rel="noopener" data-start="181" data-end="233">iletişim sayfamızı</a></strong> ziyaret edin.</p>
<p data-start="253" data-end="397" data-is-last-node="" data-is-only-node="">Ayrıca, ilgili yasal düzenlemeleri incelemek için <strong data-start="303" data-end="352"><a href="https://www.mevzuat.gov.tr/" target="_new" rel="noopener" data-start="305" data-end="350">Mevzuat.gov.tr</a></strong> adresinden resmi kaynaklara ulaşabilirsiniz.</p>
]]></content:encoded>
<wfw:commentRss>https://mdmhukuk.com/hakimin-reddi-ve-cekinmesi-sebepleri-suresi-itiraz/feed/</wfw:commentRss>
<slash:comments>0</slash:comments>
</item>
<item>
<title>Sağlıkta Reklam Yasağı ve Cezaları (Doktor – Diş Hekimi)</title>
<link>https://mdmhukuk.com/saglikta-reklam-yasagi-ve-cezalari-doktor-dis-hekimi/</link>
<comments>https://mdmhukuk.com/saglikta-reklam-yasagi-ve-cezalari-doktor-dis-hekimi/#respond</comments>
<dc:creator><![CDATA[Yusuf K]]></dc:creator>
<pubDate>Wed, 19 Mar 2025 14:11:55 +0000</pubDate>
<category><![CDATA[Sağlık ve İlaç Hukuku Rekabet Kurulu]]></category>
<guid isPermaLink="false">https://mdmhukuk.com/?p=28798</guid>
<description><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Saglikta-Reklam-Yasagi-ve-Cezalari-Doktor-–-Dis-Hekimi-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Sağlıkta Reklam Yasağı ve Cezaları (Doktor – Diş Hekimi)" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Saglikta-Reklam-Yasagi-ve-Cezalari-Doktor-–-Dis-Hekimi-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Saglikta-Reklam-Yasagi-ve-Cezalari-Doktor-–-Dis-Hekimi-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Saglikta-Reklam-Yasagi-ve-Cezalari-Doktor-–-Dis-Hekimi-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Saglikta-Reklam-Yasagi-ve-Cezalari-Doktor-–-Dis-Hekimi-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Saglikta-Reklam-Yasagi-ve-Cezalari-Doktor-–-Dis-Hekimi.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Sağlıkta Reklam Yasağı ve Cezaları (Doktor – Diş Hekimi) 7">6502 sayılı Tüketicin Korunması Hakkında Kanunun 61. maddesi hükmüne göre ticari reklam, iş, ticaret, meslek veya zanaatle bağlantılı olarak; bir hizmet ya da malın satışını veya kiralanmasını sağlamak, hedef kitleyi oluşturanları ikna etmek ya da bilgilendirmek amacıyla reklam verenler tarafından herhangi bir mecrada görsel, işitsel, yazılı ve benzeri yollarla gerçekleştirilen pazarlama iletişimi niteliğindeki duyurulara denir. Reklam Nedir? […]]]></description>
<content:encoded><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Saglikta-Reklam-Yasagi-ve-Cezalari-Doktor-–-Dis-Hekimi-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Sağlıkta Reklam Yasağı ve Cezaları (Doktor – Diş Hekimi)" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Saglikta-Reklam-Yasagi-ve-Cezalari-Doktor-–-Dis-Hekimi-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Saglikta-Reklam-Yasagi-ve-Cezalari-Doktor-–-Dis-Hekimi-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Saglikta-Reklam-Yasagi-ve-Cezalari-Doktor-–-Dis-Hekimi-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Saglikta-Reklam-Yasagi-ve-Cezalari-Doktor-–-Dis-Hekimi-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Saglikta-Reklam-Yasagi-ve-Cezalari-Doktor-–-Dis-Hekimi.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Sağlıkta Reklam Yasağı ve Cezaları (Doktor – Diş Hekimi) 8"><p style="text-align: justify;">6502 sayılı Tüketicin Korunması Hakkında Kanunun 61. maddesi hükmüne göre ticari reklam, iş, ticaret, meslek veya zanaatle bağlantılı olarak; bir hizmet ya da malın satışını veya kiralanmasını sağlamak, hedef kitleyi oluşturanları ikna etmek ya da bilgilendirmek amacıyla reklam verenler tarafından herhangi bir mecrada görsel, işitsel, yazılı ve benzeri yollarla gerçekleştirilen pazarlama iletişimi niteliğindeki duyurulara denir.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Reklam Nedir?</h2>
<p style="text-align: justify;">İnsanları belirli bir düşünceye yöneltmek, bir hizmet, ürün, fikir ve kuruluş hakkında bilgi vermek, hedef kitlenin görüşlerini değiştirmek ya da dikkatini çekerek bir tutum benimsemelerini sağlamak amacı ile oluşturulan işitsel, görsel ve yazılı çalışmaların tümüne reklam denir.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Sağlıkta Reklam Yasağı ve Cezaları (Doktor – Diş Hekimi)</h2>
<p style="text-align: justify;">Sağlıkta Reklam Yasağı ve Cezaları (Doktor – Diş Hekimi), Sağlık alanında reklam yapılması yasaklanmıştır. Ancak ilgili kanunlar ve düzenlemeler sınırında tanıtım yapılabilir. Sağlık hizmetleri anayasamızda kamusal bir hak olarak düzenlenmiştir. Bu alanda yapılacak olan ticari reklamlar, sağlık hizmetlerini de ticari bir kaynak haline getirebilir.</p>
<p style="text-align: justify;">İnsan haklarının bir parçası olan sağlık hakkıyla ilgili olarak bu tür reklamlar yapılması hasta ve hasta yakınlarını etkileyerek onların sağlıklı bir şekilde karar verebilmelerini engelleyici bir faktördür.</p>
<p style="text-align: justify;">Bu alanda yapılacak reklamlarla hizmetin maliyeti de artacaktır ve sağlık alanına erişim zorlaşacaktır. Özel hastanelerin ya da özel polikliniklerin bulunması, sağlık hizmetinin ticari amaçlarla kullanılmasına olanak sağlamamalıdır.</p>
<p style="text-align: justify;">Hekimlik Meslek Etiği Kurallarının 5. maddesinde de ifade edildiği üzere hekimin ilk görevi, bilimsel gerekleri yerine getirerek hastaları iyileştirmeye ve hastalıkları önlemeye çalışarak insanın yaşamını ve sağlığını korumaktır.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Sağlık Sektöründe Reklam yasağının Sınırları Nelerdir?</h2>
<p style="text-align: justify;">Yasa koyucunun öngördüğü reklam yasağının sınırını oluşturan hekimin bilgilendirme ve ilan hakkı kapsamında hekimlerin hedef kitleyi koruyucu ve bilgilendirici; mukayeseli, talep arttırıcı, aldatıcı, abartılı, kendilerini övücü ifadelerden uzak duyurular yapması mümkündür.</p>
<p style="text-align: justify;">Bu anlamda hekimler kendi uzmanlık alanlarını tabela vb. vasıtalar aracılığıyla hedef kitlenin bilgisine sunabilir. Ama uzman olmadığı halde kendisini uzmanmış gibi gerçeği yansıtmayan, aldatıcı tanıtımlar yapması reklam yasağı kapsamına girmektedir.</p>
<p style="text-align: justify;">Hekimler almış oldukları olan sertifikaları muayenehanesinde sergileyebilirler. Yine hekimler hastalarını bilgilendirmek için broşür kullanabilir, bastırabilirler. Ancak bastırılan bu broşürlerin içeriğinin de reklam yasağını ihlal etmemesi gerekir.</p>
<p style="text-align: justify;">Broşürde muayenehanenin adresine, internet sitesinin adresine, çalışma saatlerine, muayene metotları, özel görüşme saatlerine, engelli vatandaşlar için asansör gibi özel donanımlar gibi bilgilere yer verilebilir.</p>
<p style="text-align: justify;">Hekimlerin web siteleri de olabilir. Burada hastalarını bilgilendirmeye yönelik bilgiler yer alabilir. Ancak internet sayfasında abartılı, aldatıcı ve mukayeseli bilgiler olmamalıdır.</p>
<p style="text-align: justify;">Hekimlerin üçüncü kişiler aracılığıyla ve karşılaştırmalı olarak reklam yapmaları yasaktır ve bu durum meslek kurallarına aykırılık teşkil eder.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Reklam Yasağının İhlali Durumunda Uygulanacak Yaptırımlar Nelerdir?</h2>
<p style="text-align: justify;">Sağlık kurum ve kuruluşların ya da hekimlerin yasada öngörülen reklam yasağına aykırı uygulamalarda bulunmaları halinde çeşitli yaptırımlar öngörülmüştür. Mevzuattaki düzenlemelere aykırı olan yayınlar ilk önce il sağlık müdürlükleri ve tabip odaları ile Ticaret Bakanlığı bünyesinde yer alan Reklam Kurulu tarafından incelenir.</p>
<p style="text-align: justify;">Daha sonrasında sorumlular hakkında para cezası, disiplin cezası, yayının durdurulması, sağlık kuruluşunun faaliyetlerinin geçici süre ile durdurulması gibi yaptırımlar uygulanabilir.</p>
<p style="text-align: justify;">İl sağlık müdürlükleri yayınlardaki aykırılıkların giderilmesi için sorumlu müdürü uyarır fakat aykırılığın giderilmemesi halinde belirli bir süre sağlık kuruluşunun faaliyetinin durdurulmasına kara verebilir.</p>
<p style="text-align: justify;">Tabip odaları ise etik odaları ihlal eden yayınlar nedeniyle ilgili hekimler hakkında disiplin soruşturması açar ve fiilin ağırlığına göre para cezası, uyarma ya da kısmi süre ile meslekten men cezası verebilir.</p>
<p style="text-align: justify;">6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nun m.61/2ve 3. fıkraları gereğince Ticari reklamların Reklam Kurulunca belirlenen ilkelere, kamu düzenine, genel ahlaka, kişilik haklarına uygun, doğru ve dürüst olmaları esastır.</p>
<p style="text-align: justify;">Tüketiciyi aldatıcı ya da can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, tüketicinin tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici;</p>
<p style="text-align: justify;">kamu sağlığını bozucu ve hastaları, yaşlıları, çocukları , engellileri istismar edici ticari reklam yapılamaz. Bu hükme aykırı uygulamalarda bulunulması durumunda Reklam Kurulu tarafından para cezası, yayının durdurulması ya da düzeltilmesi gibi yaptırımlara hükmedilebilir.</p>
<p style="text-align: justify;">Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 776. Maddesi uyarınca aşağıda belirtilen idari para cezaları uygulanabilir:</p>
<p style="text-align: justify;">Ulusal düzeyde yayın yapan bir televizyon kanalı aracılığıyla gerçekleşmişse 69.411 TL</p>
<p style="text-align: justify;">Ülkenin tamamında yayın yapan televizyon kanalı aracılığıyla gerçekleşmişse 1.388.526 TL</p>
<p style="text-align: justify;">Ulusal düzeyde ya da uydu üzerinden yayın yapan radyo kanalı aracılığıyla gerçekleşmişse 34.701 TL</p>
<p style="text-align: justify;">Ülkenin tamamında yayın yapan radyo kanalı aracılığıyla gerçekleşmişse 347.128 TL</p>
<p style="text-align: justify;">Uydu üzerinden yayın yapan internet ya da televizyon kanalı aracılığıyla gerçekleşmişse 347.128 TL</p>
<p style="text-align: justify;">Kısa mesaj aracılığıyla gerçekleşmişse 173.553 TL</p>
<p style="text-align: justify;">İlan panosu gibi diğer mecralar aracılığıyla gerçekleşmişse 34.701 TL</p>
<p style="text-align: justify;">Bununla birlikte hekimler ve özel hastaneler için kendi mevzuatlarında yer alan disiplin yaptırımları da uygulanabilir.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Diş Hekimi Reklam Yasağı</h2>
<p style="text-align: justify;">Sağlık alanında yapılan reklamlar, yasal düzenlemelerle yasaklanmıştır. Diş hekimleri ve Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık kuruluşları da reklam yasağı kapsamında yer almaktadır.</p>
<p style="text-align: justify;">Diş hekimlerinin sağlıkta reklam yasağı da çeşitli yaptırımlara tabi tutulmaktadır. Ve reklam yasağına aykırı davranan diş hekimleri hakkında disiplin cezaları ve Reklam Kurulu tarafından da idari para cezası ve durdurma uygulanabilmektedir.</p>
<p style="text-align: justify;">Diş hekimlerinin ve Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşlarının sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar da örtülü reklam olarak değerlendirilmektedir.</p>
<p style="text-align: justify;">Uygulamada özel sağlık kuruluşları ve diş hekimlerinin paylaşımlarında sadece uygulanan tedavi yöntemleri ile yapılan tedavinin öncesi ve sonrası fotoğraflarının yer aldığı paylaşımları nedeniyle diş hekimlerine disiplin cezaları verilmektedir.</p>
<p style="text-align: justify;">1219 sayılı kanunun 40.maddesi düzenlemesine göre diş hekimlerinin sadece muayene saatlerini ve hasta kabul edilen yeri bildiren ilanlar verilebileceği bunun dışında hiçbir şekilde reklam yapamayacağı düzenlenmiştir.</p>
<p style="text-align: justify;">Bununla birlikte Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 24. maddesinde ağız ve diş sağlığını koruyucu ve geliştirici nitelikteki bilgilendirmelerin, sunulan hizmetler ve hizmet alanları ile ilgili konularda toplumu bilgilendirmek amacıyla ilan verilebileceği ve tanıtım faaliyetlerinin yapılabileceği ancak bilgilendirme ve tanıtım faaliyetleri kapsamında abartılı, yanıltıcı;</p>
<p style="text-align: justify;">talep oluşturmaya yönelik açıklamalara ve doğruluğu bilimsel olarak kanıtlanmamış bilgilere yer verilemeyeceği, diğer sağlık kuruluşları aleyhine haksız rekabet yaratan davranışlarda bulunulamayacağı ve yapılan tanıtımların hastayı ilgili sağlık kuruluşuna doğrudan ya da dolaylı biçimde yönlendirecek içerikte olamayacağı düzenlenmiştir.</p>
<h3 style="text-align: justify;">EMSAL KARARLAR</h3>
<p style="text-align: justify;"><strong>REKLAM KURULU, D.2016/1458</strong></p>
<p style="text-align: justify;">DAVA KONUSU İSTEMİN ÖZETİ: Anasayfada; “1 dakikada makat çatlağı tedavisi. Botoks yöntemi… Hastalarına muayenehane rahatlığını sunan Idea Klinik çağdaş tedavi yöntemleri ve teknolojilerle hastanın sosyal yaşamından kopmadan sağlığına kavuşmasını sağlayabilecek tarzda uygulamalara odaklanmış 6 şubeyle hizmet veren butik bir sağlık kuruluşudur.</p>
<p style="text-align: justify;">Bu sayede Idea klinik’ten hizmet alan kişiler günlerce evde yatmayı gerektirmeden, okulu veya işine ara vermeden tedavi olabilmektedirler.</p>
<p style="text-align: justify;">Idea kliniklerin bir diğer ayrıcalığı ise Türk insanının alışık olduğu ama son zamanlarda özlediği oturup çayını içebileceği, kendisine hoş geldin diyen birilerinin olduğu, doktoruyla baş başa sorununu paylaşabileceği “muayenehane” ortamını sunmasıdır.</p>
<p style="text-align: justify;">Özel hastanelerin SSK’lılara hizmet vermesiyle başlayan sağlıkta dönüşüm programı Türkiye deki tüm özel hastaneleri eski SSK hastanesi konumuna getirmiştir… Tek nevüs tedavi ücreti 300 TL dir ve ben sayısı arttıkça her ben için 100 TL eklenir.</p>
<p style="text-align: justify;">SGK (Bağ-Kur, SSK, Emekli Sandığı, Silahlı Kuvvetler) mensubu hastalara ilk ben 200 TL eklenen her ben 100 TL dir. Tedavi tek seansta tamamlanır %5 hastada gerekebilen rötuş amaçlı 2.seans ek ücret alınmaz…”,</p>
<p style="text-align: justify;">“Kılcal Damar Lazer Tedavisi Fiyatları” başlığı altında; “Kılcal damar tedavisi fiyatları 400 TL den başlar ancak tek başına sadece kılcal damar olan hasta sayısı yok diyecek kadar azdır neredeyse hastaların tamamında ek olarak kalın varisler de vardır.</p>
<p style="text-align: justify;">kılcal damar tedavi merkezleri Yaygınlığına ve kalın varislerin olup olmadığına göre 8 000 TL ye kadar çıkabilir. Ücret te en önemli faktörden biri de hastanın SGK veya başka sağlık güvencesinin olup olmamasına da bağlıdır. SGK sı olan hastalar varis tedavisi için en fazla 4 000 tl yani % 50 öderler.</p>
<p style="text-align: justify;">SGK veya diğer resmi sağlık güvencesi (Emekli Sandığı, Bağkur, Silahlı Kuvvetler vs) olanlar ve bunların bakmakla yükümlü olduğu biriyle bu haktan yararlanırlar. Net ücretlendirme online fotoğraf gönderimi yada muayeneyle belirlenebilir. Bunun dışında her şubenin cep telefonu numarasından whatsapp aracılığıyla da ücret alınabilmektedir…”,</p>
<p style="text-align: justify;">Dolayısıyla inceleme konusu tanıtımların;</p>
<p style="text-align: justify;">– 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nun 64 üncü maddesi,</p>
<p style="text-align: justify;">-1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un 24 üncü maddesi,</p>
<p style="text-align: justify;">– Tıbbi Deontoloji Tüzüğünün 8, 9 ve 39 uncu maddeleri- Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık -Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmeliğin 5/c maddesi,</p>
<p style="text-align: justify;">– Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 29 uncu maddesi,</p>
<p style="text-align: justify;">– Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğinin 5/1-ğ,5/1-h, 7/1, 7/2, 7/3, 7/4, 7/5-b, 7/5-c, 26 ve 32 nci maddeleri,</p>
<p style="text-align: justify;">– 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 61 inci maddesi. hükümlerine aykırı olduğuna,</p>
<p style="text-align: justify;">Buna göre, reklam verenYeşilyurt Medikal Sağlık ve Kozmetik Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti. hakkında, 6502 sayılı Kanun’un 63 üncü ve 77/12 nci maddeleri uyarınca 60.353 TL (Altmışbinüçyüzelliüç Türk Lirası) idari para ve anılan reklamları durdurma cezaları verilmesine karar verilmiştir.</p>
<p style="text-align: justify;"><strong>REKLAM KURULU 13.10.2017 D..2017/1292</strong></p>
<p style="text-align: justify;">Bununla birlikte söz konusu başlıklar altında; “Buz başlıklı lazer epilasyon. Buz başlıklı lazer epilasyon ile tüylerinizden acısız ve kalıcı olarak kurtulun! Erkek lazer epilasyon.</p>
<p style="text-align: justify;">Bayanlara oranla daha koyu ve sert kıl yapısına sahip olan erkeklerde lazer epilasyon artık çok daha acısız ve konforlu!… Diode ütüleme epilasyon,810 nm dalga boyunda en son teknoloji olarak bulunan hem kalın hem de ince tüylerde başarılı acısız bir lazer epilasyon sistemidir.</p>
<p style="text-align: justify;">Diğer lazer sistemlerinden daha derine indiklerinden başarı maximumdur. Yaz aylarında uygulanabilir olması, bronz tene bile uygulanabilir olması en önemli özelliğidir. Böylece kişi seanslarına yazın bile ara vermeden devam edebilir… Diode ütüleme epilasyonun diğer lazer sistemlerinden üstün olan en büyük özelliği, kalın ve ince tüyler üzerinde etkili olmasıdır.</p>
<p style="text-align: justify;">Vücutta bütün bölgelerde etkilidir, özellikle diğer cihazların etkili olamadığı yüz, sırt, kol, göbek gibi ince tüylerin olduğu bölgelerde de başarılıdır. Seans aralıkları bölgeye göre 4-8 hafta arasında değişir. Uygulama bölgesinde var olan batıklar ilerleyen seanslarda azalarak yok olur.</p>
<p style="text-align: justify;">Lazer epilasyon uygulamaları cilt renginde de açılmaya neden olur… Lazer epilasyon tekniklerinden biri olan diot ütüleme epilasyonda en son çıkan teknoloji buz başlıklı lazer epilasyondur. Diot ütüleme buz lazer epilasyon, diğer tekniklere göre acısız ve oldukça konforludur.</p>
<p style="text-align: justify;">Buz başlığı sayesinde lazer ısısı hissedilmeyecek kadar azdır. Buz başlıklı lazer epilasyonda gelişmiş teknoloji sayesinde, uygulama süresi kısalır ve ince tüylerde bile başarı elde edilir.</p>
<p style="text-align: justify;">Ayrıca buz başlıklı lazerle yazın bronz tende bile çalışmak mümkündür. Diot ütüleme buz lazer epilasyonda, lazerin dalga boyu diğer tekniklerden daha derine gittiği için, başarı maximum düzeydedir… Bayanların yanı sıra erkekler de artık istenmeyen tüyleri için lazer tedavisini tercih etmekteler. Erkekler daha çok aşırı kıllanma yaşanılan sırt, göğüs, omuz, ve yüz bölgeleri için lazere başvurmakta.</p>
<p style="text-align: justify;">Ya da sporcu olan erkekler bacak ve kol bölgesinde de lazeri tercih etmekteler. Erkekler, bayanlara oranla daha siyah ve kalın kıl yapısına sahip olduklarından, lazer sistemlerinin algılayabileceği kıl yapısına sahiptirler. Fakat sarı ve beyaz kıllara sahip erkeklerde hiçbir lazer sistemi cevap vermemektedir.</p>
<p style="text-align: justify;">Sırt ya da yüz gibi daha ince kılların yer aldığı bölgelerdeki en uygun lazer sistemi, diode ütüleme sistemidir. Kliniğimizdeki buz başlıklı diode ütüleme lazer sistemiyle, erkek müşterilerimiz hem acısız, konforlu hem de etkili sonuçlar almaktadır…”, “Cilt Bakımı” sekmesi altında;</p>
<p style="text-align: justify;">“Ameliyatsız Yüz Germe Teknikleri, Venus Legacy ile ameliyatsız yüz germe, dolgu, mezoterapi, örümcek ağı vb gençleştirme uygulamaları estetik operasyonlara göre alternatif olarak sunulmaktadır. Artık birçok kişi operasyon yerine bu uygulamaları tercih etmektedir.</p>
<p style="text-align: justify;">Teknolojideki yöntemler ilerledikçe estetik cerrahi yerine operasyonsuz yüz gençleştirme mümkündür. Dolgu Uygulamaları ile Yüz Gençleştirme, Dolgu;</p>
<p style="text-align: justify;">kırışıklık veya hacim kaybı olan bölgelerin hyaluronic acid ile doldurulması işlemidir. Hyaluronic acid cildimizde var olan ve ağırlığının 1000 katı kadar su tutma özelliğiyle cilde dolgunluk veren bir moleküldür.</p>
<p style="text-align: justify;">Hyaluronic acid dolgusu ile; Dudaklar kalınlaşabilir, kırışıklıklar düzelebilir, elmacık kemiği daha belirgin yapılabilir, çeneler daha güçlü hale gelebilir, göz altındaki hacim kaybı giderilebilir, ve nazalobiel çizgileri yok edilebilir.</p>
<p style="text-align: justify;">Venus Legacy ile Yüz Gençleştirme, İple Germe, Ameliyat ipine benzer iplikler kullanılır. Kırışıklık, sarkma oluşmuş cilt bölgelerinde cilt altına iğneler yerleştirilir.</p>
<p style="text-align: justify;">Bu iplikler reaksiyona yol açmadan uygulanmış olan bölge de mikro kan dolaşımını hızlandırır, kollajen üretim uyarısı olur ve tamir mekanizması harekete geçmeye başlar. Oluşan reaksiyon ile cilt toplanır. Zamanla eriyen ipliklerin sonunda başlangıçtan itibaren germe etkisi artar ve etkileri uygulandıktan 2 3 ay sonra daha da belirginleşir.</p>
<p style="text-align: justify;">Yüz Mezoterapisi, Cildin ihtiyacı olan hyaluronic acid, vitamin mineral antioksidan vb etken maddelerin cilt altına enjekte edilmesi yöntemidir. Mezoterapi uygulanan cilt nemlenir, çizgileri yumuşar, canlanır ve gençleşir… Lazerle Yara İzi Tedavisi, …Yüzde yaşlanmaya bağlı oluşan deformiteler, her bir sorun ayrı ayrı ele alınıp spesifik çözümler üreterek tedavi edilmektedir.</p>
<p style="text-align: justify;">Modern yüz germe teknikleri yüzü kaplayan deriyi germekten çok, yer değiştirmiş anatomik yapıların orijinal pozisyonlarına taşınmasını amaçlar.</p>
<p style="text-align: justify;">Bu işlem için çoğu zaman kulağın önündeki saç çizgisinden başlayıp kulak arkasına uzanan ve kulak konturları ile gizlenen bir insizyon (cilt kesisi) kullanılır. Buradan girilerek yüzde ve boyunda cilt altında asıl sarkmanın olduğu kas-kiriş-yağ tabakasına ulaşılır ve gerekli düzeltmeler yapılır.</p>
<p style="text-align: justify;">İşlem sonrasında ilk 3-4 gün belirgin olan şişlik ve morluklar yaklaşık 1 haftada kaybolmakta ve hasta sosyal hayatına dönebilmektedir. Birkaç ay içerisinde istenen sonuçlar oturmaya başlar. Yüz germe işlemi çoğu zaman göz kapağı operasyonuyla kombine olarak yapılır.</p>
<p style="text-align: justify;">Sonrasında yapılacak lazerle cilt yenileme, botox, dolgu gibi tamamlayıcı uygulamalar, sonucun kalitesini ciddi oranda arttıracaktır. Bütün bu uygulamalarda temel kural doğallığı kaybetmeden sonuca ulaşmayı başarabilmektir…”şeklinde ifadelere yer verildiği,</p>
<p style="text-align: justify;">Dolayısıyla, inceleme konusu tanıtımların;</p>
<p style="text-align: justify;">– Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin geçici 5 inci maddesinin 2 inci fıkrası,</p>
<p style="text-align: justify;">– İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin J-(Ek: 29/6/2010 – 2010/671 K.) Güzellik Salonları” başlıklı 16 ncı maddesi,</p>
<p style="text-align: justify;">-Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğinin 7/1, 7/2, 7/3, 7/4, 7/5-b, 26 ve 32 nci maddeleri,</p>
<p style="text-align: justify;">– 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 61 inci maddesi.</p>
<p style="text-align: justify;">hükümlerine aykırı olduğuna,</p>
<p style="text-align: justify;">Buna göre, reklam veren Dermaface Dermokozmetik San. ve Tic. Ltd. Şti. (Dermaface Güzellik Salonu) hakkında, 6502 sayılı Kanun’un 63’üncü ve 77/12’nci maddeleri uyarınca, anılan reklamları durdurma cezası verilmesine karar verilmiştir.</p>
<p style="text-align: justify;" data-start="0" data-end="251">Hukuki destek almak, danışmanlık hizmetlerimiz hakkında bilgi edinmek veya sorularınızı iletmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Size en kısa sürede dönüş yapabilmemiz için <strong data-start="179" data-end="235"><a href="https://mdmhukuk.com/iletisim/" target="_new" rel="noopener" data-start="181" data-end="233">iletişim sayfamızı</a></strong> ziyaret edin.</p>
<p style="text-align: justify;" data-start="253" data-end="397" data-is-last-node="" data-is-only-node="">Ayrıca, ilgili yasal düzenlemeleri incelemek için <strong data-start="303" data-end="352"><a href="https://www.mevzuat.gov.tr/" target="_new" rel="noopener" data-start="305" data-end="350">Mevzuat.gov.tr</a></strong> adresinden resmi kaynaklara ulaşabilirsiniz.</p>
]]></content:encoded>
<wfw:commentRss>https://mdmhukuk.com/saglikta-reklam-yasagi-ve-cezalari-doktor-dis-hekimi/feed/</wfw:commentRss>
<slash:comments>0</slash:comments>
</item>
<item>
<title>Pert Araç, Rayi̇ç Farkı, Kasko, Ti̇cari̇ Kazanç (İş) Kaybı</title>
<link>https://mdmhukuk.com/pert-arac-rayi%cc%87c-farki-kasko-ti%cc%87cari%cc%87-kazanc-is-kaybi/</link>
<comments>https://mdmhukuk.com/pert-arac-rayi%cc%87c-farki-kasko-ti%cc%87cari%cc%87-kazanc-is-kaybi/#respond</comments>
<dc:creator><![CDATA[Yusuf K]]></dc:creator>
<pubDate>Wed, 19 Mar 2025 13:53:54 +0000</pubDate>
<category><![CDATA[Diğer Hukuki Konular]]></category>
<guid isPermaLink="false">https://mdmhukuk.com/?p=28794</guid>
<description><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Pert-Arac-Rayi̇c-Farki-Kasko-Ti̇cari̇-Kazanc-Is-Kaybi-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Pert Araç, Rayi̇ç Farkı, Kasko, Ti̇cari̇ Kazanç (İş) Kaybı" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Pert-Arac-Rayi̇c-Farki-Kasko-Ti̇cari̇-Kazanc-Is-Kaybi-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Pert-Arac-Rayi̇c-Farki-Kasko-Ti̇cari̇-Kazanc-Is-Kaybi-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Pert-Arac-Rayi̇c-Farki-Kasko-Ti̇cari̇-Kazanc-Is-Kaybi-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Pert-Arac-Rayi̇c-Farki-Kasko-Ti̇cari̇-Kazanc-Is-Kaybi-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Pert-Arac-Rayi̇c-Farki-Kasko-Ti̇cari̇-Kazanc-Is-Kaybi.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Pert Araç, Rayi̇ç Farkı, Kasko, Ti̇cari̇ Kazanç (İş) Kaybı 9">Trafik Kazalarında Araçların Pert Kaydı Süreci Nasıl ilerlemektedir? Araçlarda pert kaydını eksperler düzenlemektedir. Araçla ilgili görevlendirilen eksperler kaza raporundan yola çıkarak pert raporu düzenler. Araç sahibinin de yazılı onayıyla aracın perte ayrılması söz konusu olur. Pert Araç, Rayi̇ç Farkı, Kasko, Ti̇cari̇ Kazanç (İş) Kaybı Pert Araç, Rayi̇ç Farkı, Kasko, Ti̇cari̇ Kazanç (İş) Kaybı, Trafik kazalarında […]]]></description>
<content:encoded><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Pert-Arac-Rayi̇c-Farki-Kasko-Ti̇cari̇-Kazanc-Is-Kaybi-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Pert Araç, Rayi̇ç Farkı, Kasko, Ti̇cari̇ Kazanç (İş) Kaybı" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Pert-Arac-Rayi̇c-Farki-Kasko-Ti̇cari̇-Kazanc-Is-Kaybi-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Pert-Arac-Rayi̇c-Farki-Kasko-Ti̇cari̇-Kazanc-Is-Kaybi-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Pert-Arac-Rayi̇c-Farki-Kasko-Ti̇cari̇-Kazanc-Is-Kaybi-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Pert-Arac-Rayi̇c-Farki-Kasko-Ti̇cari̇-Kazanc-Is-Kaybi-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Pert-Arac-Rayi̇c-Farki-Kasko-Ti̇cari̇-Kazanc-Is-Kaybi.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Pert Araç, Rayi̇ç Farkı, Kasko, Ti̇cari̇ Kazanç (İş) Kaybı 10"><p>Trafik Kazalarında Araçların Pert Kaydı Süreci Nasıl ilerlemektedir? Araçlarda pert kaydını eksperler düzenlemektedir. Araçla ilgili görevlendirilen eksperler kaza raporundan yola çıkarak pert raporu düzenler. Araç sahibinin de yazılı onayıyla aracın perte ayrılması söz konusu olur.</p>
<h2>Pert Araç, Rayi̇ç Farkı, Kasko, Ti̇cari̇ Kazanç (İş) Kaybı</h2>
<p>Pert Araç, Rayi̇ç Farkı, Kasko, Ti̇cari̇ Kazanç (İş) Kaybı, Trafik kazalarında ağır hasar almış araçlar, güncel değerlerinin yüzde 70 veya üzerinde bir değer kaybına uğrarsa söz konusu araç için pert kaydı belgesi düzenlenir.</p>
<p>Düzenlenen belge neticesinde araç hurdaya ayrılır ve trafikten men edilmiş sayılır. Söz konusu pert kaydı aracın plakasına işlenir. Pert kaydı işlenen her araç doğrudan hurdalığa gönderilmeyebilir.</p>
<p>Sigortalının talebi doğrultusunda sigortalıya da bırakılabilir. Böyle bir durumda aracın hasarlı, yani pert haliyle satış bedeli hesaplanır. Aracın piyasa değeri ile hasarlı durumdaki değeri arasındaki miktar tazminat miktarı olarak hesap edilebilir.</p>
<p>Kaza sonrası araçların hasar raporları eksperler tarafından düzenlenir ve aracın onarım süreci ya da pert süreci başlamış olur. Maddi kayıpların kimlere, hangi şartlarda rücu edeceği kusur durumuna ve sigorta teminatlarına göre değişiklik gösterecektir.</p>
<h2>Trafik Kazası Sonrası Araların Rayiç Bedelinin Hesaplanması ve Hesaplanan Rayiç Bedeline İtiraz Süreci Nasıl İlerler?</h2>
<p>Trafik kazalarında araçların kaza öncesi ve sonrası rayiç bedelleri hesaplanarak kusur oranlarına göre maddi sorumluluğun paylaşımı söz konusu olur. Maddi kayıpların; zorunlu trafik sigortası ve kaskonun yaptırıldığı sigorta şirketinden karşılanması hususu gündeme gelir.</p>
<p>Ancak bilinmelidir ki Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ve Araç Kaskosunun yaptırıldığı sigorta şirketlerinin sınırsız sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu hususa aşağıda ayrıntılı olarak değinilecektir.</p>
<p>Hasarlı araçların rayiç bedelleri belirlenirken o anki değerleri baz alınır. Rayiç bedelleri sigorta şirketleri tarafından belirlenir. Genelde sigorta şirketleri sigortalıya daha az ödeme yapmak için rayiç bedelini düşük göstermektedir.</p>
<p>Rayiç bedeli düşük gösterildiğinde mutabık kalınabilir ya da değerin az olması nedeniyle rayiç bedeline itiraz yoluna gidilebilir. Sigorta şirketi tarafından rayiç bedeli sigortalının hesabına yatırılsa dahi sonradan dava yoluna gidilmesinde engel bir durum yoktur. Bununla ilgili aşağıda yargı kararı paylaşılmıştır.</p>
<p>Perte ayrılacak olan araçla ilgili rayiç bedelinin hesaplanması süreci şu şekilde ilerlemektedir.</p>
<p>Pert raporu eksper tarafından hazırlandıktan sonra sigortalı kişi bu rapor ve gerekli evraklarla sigorta şirketine başvuruda bulunur. Sigorta şirketi 15 iş günü içinde dosyayı karara bağlayarak rayiç değerini hesaplar ve bu teklifini sigortalıya bildirir.</p>
<p>Mutabakat sağlanırsa karşılıklı imza altına alınır. Mutabakat sağlanmazsa yukarıda bahsedildiği üzere dava yoluna gidilmesi mümkündür. Bu teklif hazırlanırken Türkiye Sigortalar Birliği’nin Kasko değer listesi baz alınır.</p>
<h3>Rayiç Bedelinin Düşük Hesaplanması Hususunda Güncel Yargı Kararları Var mı?,</h3>
<p>05.03.2020 Tarih ve K-2020/35999 Sayılı Hakem Kararı (Maddi)</p>
<p><strong>BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIK VE YARGILAMA USULÜNE İLİŞKİN BİLGİLER</strong></p>
<p><strong>Uyuşmazlık Konusu Olay ve Talep</strong></p>
<p>Uyuşmazlık konusu, davalı sigorta şirketine kasko sigortalı olan ve başvurana ait XXX plakalı çekici ve buna bağlı XXX plakalı yarı römork aracın 30.10.2019 tarihinde karıştığı trafik kazasında pert olması nedeniyle, 1,00 TL (Islahla 12.000,00 TL) bakiye tazminatın kasko poliçesini düzenleyen sigorta şirketinden tazmin edilmesine ilişkindir.</p>
<p><strong>5.KARAR</strong></p>
<p>1- Başvuranın talebinin KABULÜNE, 12.000,00 TL bakiye pert-total tazminatının 27.12.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte (davalı) XXX Sigorta A.Ş.’nden alınarak başvurana verilmesine,</p>
<p>2- Başvuranın yatırmış olduğu 100,00 TL Komisyon başvuru ücreti, 250,00 TL ek başvuru ücreti ve 400,00 TL bilirkişi ücreti toplamı olan 750,00 TL yargılama masrafının XXX Sigorta A.Ş.’nden alınarak başvurana verilmesine,</p>
<p>3- Başvuran kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ve kabul edilen miktara göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin XXX Sigorta A.Ş.’nden alınarak başvuruna verilmesine;</p>
<p>5684 sayılı Kanunun 30/12. maddesi hükmü gereği, kararın bildirim tarihinden itibaren 10 gün içinde Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere karar verildi. 22.04.2020</p>
<h2>Kaza Yapan Araçlarda Kusur Durumuna Göre Ticari Kayıpların Sorumluluğu Kime Aittir?</h2>
<p>Karayolları Trafik Kanunu Madde 88’e göre kazanç kaybı zararlarından kusurlu araç sürücüsü ve o aracın maliki müteselsilen sorumludur.</p>
<p>Bir trafik kazasında kusursuz olan taraf uğradığı iş kaybı ve maddi zararların tazmin edilmesi için kusurlu taraftan kazanç kaybını talep edebilir.</p>
<p>Kusurlu taraf iseniz kasko poliçenizdeki teminatlar bakımından gerek kendi aracınız gerekse kusursuz taraftaki aracın iş kaybını karşılamak üzere sigorta şirketi ile mutabakat yoluna başvurabilirsiniz. Ticari kayıpları sigorta şirketi ile birlikte ödeme yoluna gidebilirsiniz. Anlaşmazlık durumunda arabuluculuk ve akabinde dava yoluna gidebilirsiniz.</p>
<p>Kazaya karışan araçların onarım süresince ya da pert kaydı oluşturulduktan sonra sigorta şirketi ile sigortalı arasında ilerleyen süreçte araç sahibinin iş kaybı ya da ticari kayıp yaşaması muhtemel olduğunda maddi kaybın önlenmesi durumu ortaya çıkacaktır.</p>
<p>Kasko sigortasının amacı birçok risk ve rizikoya karşı hem motorlu taşıtları hem de kullanıcılarını teminat altına almaktır. Bu sebeple kasko, kapsam olarak bir çok hususu birlikte taşıyabilir. Ticari faaliyet yürüten, bu nedenle iş kaybına uğrayan araçlar için teminatlar bulunmaktadır. Bu teminatların kasko poliçesinde yer alması o poliçeye ödenecek prim ücretini de artırmaktadır.</p>
<p>Ticari iş kaybının maddi zararları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının yapıldığı sigorta şirketinden talep edilemez. Kazada iki taraf da ticari işletme sahibiyse dava şartı olarak arabulucuk kurumu bulunmaktaddır.</p>
<h2>Ticari Kayıplar Hususunda Güncel Yargı Kararları Var mı ?</h2>
<p><strong>Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 28/05/2019 tarihli, 2016/15105 E. 2019/6917 K. sayılı Kararı; </strong></p>
<p>“…Davalı …, diğer davalılar …..’e ait araçların trafik sigortacısı olup ZMSS poliçesi gereği gerçek zarar miktarı ile sınırlı sorumludur. Davacı vekili, araç hasar bedeli, araç değer kaybı ve aracın 18 gün çalışamamasından dolayı doğan kazanç kaybını davalılardan tahsilini istemiştir.</p>
<p>Mahkemece, 3.060,00 TL kazanç kaybı zararı kabul edilerek hükme esas alınmışsa da ispatı halinde dolaylı zarar mahiyetinde olduğu ve davalı trafik sigortacısının sadece doğrudan zararlardan sorumlu olduğu;</p>
<p>bu zararın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve poliçe özel şartları uyarınca teminat kapsamında bulunmadığının hüküm tesisinde dikkate alınarak davalı … yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı olduğu biçimde davalı … için de kabulüne hükmedilmesi doğru görülmemiştir…” şeklindedir.</p>
<p><strong>Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2006/5225 Esas 2006/8352 Kararı</strong></p>
<p>‘Hasar alan araç sahibi, vekili olan avukatı ile birlikte, aracının 27 gün çalıştırılamadığını, serviste kaldığını dilekçe ile belirterek gelir kaybını talep etmektedir. Bilirkişi serviste 27 gün kaldığını kabul etmiş ve gelir kaybını 2.700.000.000 TL olarak belirlemiştir. Fakat ticari kazanç hesaplaması yapılırken;</p>
<p>aracın çalıştırılmaması sebebi ile zorunlu gider olan yakıt vb. masraflar olmadığı dikkate alınarak miktarın mensubu ile net gelir kaybının tespiti gerekli olmaktadır. Mahkeme tarafında yapılacak olan iş ise bu husus için bilirkişiden ek rapor alınarak çıkan sonuca göre karar verilmesi gerekiyor iken eksik inceleme ile yazılı olacak biçimde karar verilmesini doğru görmemiştir.’</p>
<p><strong>Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/7477 Esas 2017/1692 Kararı</strong></p>
<p>‘23.09.2014 tarihli fatura tarihini esas olarak gören bilirkişi buna göre hesaplama yapmıştır. Hesaplama 30 tamir günü üzerinden yapılmıştır.</p>
<p>Makine mühendisi bilirkişi, araçta bulunan hasar durumunu, fatura, resim ve ya diğer belgeler ile birlikte değerlendirerek aracın kaç günde tamir edeceğini belirlemeli ve hesaplamayı buna göre yapmalıdır.</p>
<p>Yetkili mahkeme bilirkişiden araçta bulunan hasarın tamir edilme süresi konusunda rapor alarak, bu raporun sonucuna göre gelir kaybı hesaplaması gerekiyorken eksik inceleme ile yazılı olacak şekilde hüküm verilmesini doğru görmemiştir.’</p>
<p data-start="0" data-end="251">Hukuki destek almak, danışmanlık hizmetlerimiz hakkında bilgi edinmek veya sorularınızı iletmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Size en kısa sürede dönüş yapabilmemiz için <strong data-start="179" data-end="235"><a href="https://mdmhukuk.com/iletisim/" target="_new" rel="noopener" data-start="181" data-end="233">iletişim sayfamızı</a></strong> ziyaret edin.</p>
<p data-start="253" data-end="397" data-is-last-node="" data-is-only-node="">Ayrıca, ilgili yasal düzenlemeleri incelemek için <strong data-start="303" data-end="352"><a href="https://www.mevzuat.gov.tr/" target="_new" rel="noopener" data-start="305" data-end="350">Mevzuat.gov.tr</a></strong> adresinden resmi kaynaklara ulaşabilirsiniz.</p>
]]></content:encoded>
<wfw:commentRss>https://mdmhukuk.com/pert-arac-rayi%cc%87c-farki-kasko-ti%cc%87cari%cc%87-kazanc-is-kaybi/feed/</wfw:commentRss>
<slash:comments>0</slash:comments>
</item>
<item>
<title>Belirsiz Alacak Davası</title>
<link>https://mdmhukuk.com/belirsiz-alacak-davasi/</link>
<comments>https://mdmhukuk.com/belirsiz-alacak-davasi/#respond</comments>
<dc:creator><![CDATA[Yusuf K]]></dc:creator>
<pubDate>Wed, 19 Mar 2025 11:46:47 +0000</pubDate>
<category><![CDATA[Ticaret Hukuku Ticari İşletmeler Hukuku]]></category>
<guid isPermaLink="false">https://mdmhukuk.com/?p=28786</guid>
<description><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Belirsiz-Alacak-Davasi-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Belirsiz Alacak Davası" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Belirsiz-Alacak-Davasi-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Belirsiz-Alacak-Davasi-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Belirsiz-Alacak-Davasi-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Belirsiz-Alacak-Davasi-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Belirsiz-Alacak-Davasi.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Belirsiz Alacak Davası 11">Belirsiz alacak davası HMK’nin 107. maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre davanın açıldığı tarihte alacağın miktarı ya da değeri tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği ya da bunun imkânsız olduğu hallerde alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari miktarı veya değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Belirsiz alacak davası açılabilmesi için istenen talep sonucunun miktar […]]]></description>
<content:encoded><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Belirsiz-Alacak-Davasi-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Belirsiz Alacak Davası" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Belirsiz-Alacak-Davasi-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Belirsiz-Alacak-Davasi-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Belirsiz-Alacak-Davasi-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Belirsiz-Alacak-Davasi-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Belirsiz-Alacak-Davasi.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Belirsiz Alacak Davası 12"><p style="text-align: justify;">Belirsiz alacak davası HMK’nin 107. maddesinde düzenlenmiştir.</p>
<p style="text-align: justify;">Bu madde hükmüne göre davanın açıldığı tarihte alacağın miktarı ya da değeri tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği ya da bunun imkânsız olduğu hallerde alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari miktarı veya değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.<br />
Belirsiz alacak davası açılabilmesi için istenen talep sonucunun miktar bakımından belirlenmesi davacı tarafından beklenemeyecek ya da imkânsız olması gerekir. Böyle bir durumda alacaklı asgari bir değer ya da miktar belirtmek suretiyle dava açar. Ancak bazı alacaklar için hukuki ilişkiden doğan zarar baştan tespit edilemez.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Belirsiz Alacak Davası</h2>
<p style="text-align: justify;">Belirsiz Alacak Davası Bu gibi hallerde bir incelemeye gerek duyulur.<br />
Belirsiz alacak davası daha çok zararın baştan itibaren belirlenemediği tazminat taleplerinde sıklıkla başvurulan bir yoldur. Daha çok para alacaklarına ilişkin açılan bir davadır. Belirsiz alacak davasında bilirkişi raporlarının sunulması, delillerin elde edilmesi ve yapılan incelemelerin ardından alacak tam ve kesin olarak belirlenir ve davanın eda davasına dönüşmesi söz konusu olur.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Belirsiz Alacak Davası Nerede Açılır?</h2>
<p style="text-align: justify;">Malvarlığına ilişkin açılacak olan belirsiz alacak davasında asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak açılacak olan belirsiz alacak davası ticari nitelikteyse asliye ticaret mahkemesi görevlidir.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Belirsiz Alacak Davasında Islah Yapılabilir mi?</h2>
<p style="text-align: justify;">Belirsiz alacak davasında davacı HMK m.107/2’ye göre alacağın miktarının ya da değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, tahkikat sona ermeden hâkim tarafından verilecek iki haftalık kesin süre içerisinde talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Bununla birlikte HMK m.176 vd. göre bir kez de ıslah edebilir.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Kısmi Dava Islah ile Belirsiz Alacak Davasına Dönüşür mü?</h2>
<p style="text-align: justify;">Yargıtay’ın 2023 yılında vermiş olduğu karara göre tam ıslah yoluyla bile belirsiz alacak davası, kısmi davaya; kısmi dava da belirsiz alacak davasına çevrilemez.</p>
<p style="text-align: justify;">Belirsiz Alacak Davasında Zamanaşımı<br />
Belirsiz alacak davasıyla amaç alacağın net olarak belirlenemediği hallerde davacının alacağına en az zararla ve en kısa sürede alması amaçlanmaktadır. Alacaklı belirsiz alacak davası ile alacağını dava açılırken bilmese bile yargılama devam ederken bilirkişi tarafında yapılan hesaplama sonucunda alacağın tümünü aynı dava esnasında hüküm altına aldırabilir.<br />
Belirsiz alacak davasındaki en önemli husus zamanaşımıdır.</p>
<p style="text-align: justify;">Bu dava açıldığında belirli olmayan dava değeri içinde zamanaşımının kesilmesidir. Dava açılırken dava değeri olarak geçici bir değer gösterilir. Fakat bu durumda davacı talep konusunu açıkça bildirdiğinden dolayı zamanaşımı alacağın tümü için kesilir. Ve böylece alacağın miktarının net olarak belirlenemediği durumlarda belirsiz alacak davası açılarak alacağın belirsiz net olarak belirlenemeyen kısmının zamanaşımına uğramasını engeller. Ve böylece zamanaşımı alacak davasının açıldığı tarihte tüm alacak için kesilir.</p>
<h3 style="text-align: justify;">Belirsiz Alacak Davasında Faiz</h3>
<p style="text-align: justify;">Belirsiz alacak davasında faizin başlangıcı ileride belirlenecek olan tam ve kesin miktarda dâhil tüm alacak davasının açıldığı tarihtir. Borçlu taraf dava açılmadan önce temerrüde düşmüşse faizin başlangıcı temerrüt tarihidir. İş mahkemelerinde görülen kıdem tazminatının tahsili davasında faiz başlangıcı işten çıkış tarihi olarak kabul edilmektedir.</p>
<h3 style="text-align: justify;">Belirsiz Alacak Davasında Feragat, Kabul ve Sulh</h3>
<p style="text-align: justify;">Feragat davacının talep sonucundan tamamen ya da kısmen vazgeçmesidir. Davadan feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Belirsiz alacak davasından da feragat mümkündür. Feragat mahkemenin ya da karşı tarafın iznine bağlı değildir.</p>
<p style="text-align: justify;">Davanın kabulü de aynı şekilde mahkemenin ya da karşı tarafın iznine bağlı değildir. Davalı taraf, davaya verdiği cevap dilekçesinde mahkeme huzurunda davayı kabul ettiğini beyan edebilir. Belirsiz alacak davasında, alacak miktarı tamamen ve kesin olarak hesaplanmadan dava kabul edilirse, ilk bildirilen miktar kesinleşecektir. Böyle bir durumda dava yalnızca kabul edilen kısım için kabulle sonuçlanır.</p>
<p style="text-align: justify;">Ama henüz kesin olarak belirlenemeyen kısım için davaya devam edilir.<br />
Manevi tazminat davaları da belirsiz alacak davası olarak açılabilir. Bu davada tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalardan olduğu için sulh ile davaya son verilebilir.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Kısmi Dava Nedir?</h2>
<p style="text-align: justify;">Kısmi dava, bölünebilir nitelikte olan ve aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan bir alacağın ya da hakkın talep edilmesidir. Bu tür davalarda talep konusunun tamamı için dava açılabilme imkânı varken sadece bir bölümü talep edilmektedir.<br />
Kısmi dava 6100 sayılı HMK’nin 109. Maddesinde tanımlanmıştır. Bu hükme göre talep konusunun niteliği sebebiyle bölünebilir olduğu durumlarda, yalnızca bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir. Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında eğer kısmi dava açılırsa talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez.</p>
<p style="text-align: justify;">Kısacası kısmi dava için iki şart gerekir. İlki talep konusunun bölünebilir olması gerekir. İkincisi ise aynı hukuki ilişkiden doğmalıdır.<br />
Açılan davanın dava dilekçesinde kısmi dava diye belirtilmeye gerek olmayıp istem bölümüne ‘‘fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması’’ veya ‘‘alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum’’ denilmesi kural olarak yeterlidir.</p>
<p style="text-align: justify;">Manevi tazminat davasındaki taleplerin kısmi dava olarak ileri sürülmesini Yargıtay hakimin takdir yetkisinin bölünmezliği gerekçesiyle kabul etmemektedir.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Belirsiz Alacak Davası ile Kısmi Dava Arasındaki Farklar Nelerdir?</h2>
<p style="text-align: justify;">Belirsiz alacak davasında alacaklının talep edeceği miktar tam ve kesin olarak belirlenebilir değildir, kısmi davada ise talep edilecek olan alacak miktarının tamamını bilen alacaklıya, alacağının bir kısmını talep edebilme hakkı tanınmıştır.</p>
<p style="text-align: justify;">Belirsiz alacak davasında alacaklının alacağının tamamı için zamanaşımı süresi kesilecektir. Kısmi davada ise sadece talep edilen kısım için zamanaşımı kesilecektir.<br />
Belirsiz alacak davasında alacaklı ıslaha gerek olmaksızın hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içerisinde talebini arttırabilecektir. Kısmi davada ise alacaklının başlangıçta ileri sürdüğü talebini arttırabilmesi için ıslah yoluna başvurması gerekmektedir.</p>
<p style="text-align: justify;">Belirsiz alacak davasına sadece para alacakları için başvurabiliriz ama kısmi davada böyle bir koşul yoktur. Ve kısmi dava için tüm alacağın aynı hukuki ilişkiden doğmuş ve bölünebilir olması gerekir.</p>
<p style="text-align: justify;"><strong>EMSAL KARARLAR</strong></p>
<h3 style="text-align: justify;">YARGITAY 7.HD., E.2015/4773 K.2015/9246 T.18.5.2015</h3>
<p style="text-align: justify;">DAVA KONUSU İSTEMİN ÖZETİ: Belirsiz alacak davasının açılmasının sonuçlarından biri de zamanaşımının kesilmesidir. (BK m.133/2).Yargıtay’ın bu güne kadar ki uygulamalarına göre zamanaşımı kesilmesi, dava dilekçesinde talep edilen miktarla sınırlıdır ve dava edilmeyen kısım için zamanaşımı kesilmez. Ne var ki, bu kuralı HMK m.107 ile hukukumuza yeni giren belirsiz alacak davası bakımından uygulayabilmek mümkün değildir.</p>
<p style="text-align: justify;">Aksinin kabulü, belirsiz alacak davasının kanun koyucu tarafından usul kanununda düzenlenmesine rağmen (daha başlangıçtan) reddi anlamına gelir. Belirsiz alacak davasında, kısmî alacak davasından farklı olarak, dava sırasında belirli hale gelen alacağın davaya sokulmasına izin verildiğinden, geçici talep sonucu ile açılan belirsiz alacak davasında, ileride belirli hale gelecek olan alacağın tamamı için zamanaşımı kesilmesi sonucu ortaya çıkar.</p>
<p style="text-align: justify;">Asgari miktar belirtilerek açılan belirsiz alacak davasında mahkemece yapılan araştırma esnasında alacağın miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına (m.141, 319) tâbi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini arttırabilir.</p>
<p style="text-align: justify;">Yapılan bu arttırım zamanaşımına tabi değildir.</p>
<p style="text-align: justify;">Somut olayda; dava belirsiz alacak davası olarak açılmış olup miktar artırım dilekçesine karşı davalı tarafça ileri sürülen zamanaşımı savunmasının reddine karar verilmesi gerekirken zamanaşımı savunmasına itibar edilerek hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.<br />
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılara yükletilmesine, 18/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.</p>
<p style="text-align: justify;"><strong>YARGITAY 7.HD., E. 2013/26193 K.2014/7473 T.07.04.2014</strong></p>
<p style="text-align: justify;">DAVA KONUSU İSTEMİN ÖZETİ: Davacı, her sabah 08:30 işe başladığını en erken akşam 19:00’da işi bıraktığını, bu çalışmanın çoğu zaman iş yerindeki tek kişi olmasından dolayı 24:00’a kadar devam ettiğini ancak karşılığını alamadığını, ayrıca hafta sonları ve genel tatillerde de devamlı olarak fazla mesai yaptığını, işverene yolladığı 15/05/2012 tarihli ihtarnamenin ardından işverenin kendisini aleyhine olan gerçek dışı bir takım belgeleri imzalaması için zorladığını, bunları imzalaması gerektiği;</p>
<p style="text-align: justify;">aksi takdirde iş akdinin feshedileceğini ve yeni işinde olumsuz referans olunacağının yüzüne karşı söylendiğini, belgeleri imzalamadığından mecburen iş akdinin feshedilmesine razı olduğunu öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma , genel tatil ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.<br />
Davalı, davacının Rusya’ya gidip çalışmak için işten çıktığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.</p>
<p style="text-align: justify;">Mahkemece, davacının 31/05/2012 günlü ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini işverene bildirdiği, işçilik alacaklarının bulunması sebebiyle sözleşmenin feshinin haklı sebebe dayandığı, fazla çalışma alacağı ile genel tatil ücreti alacağının ispatlandığı ancak hafta tatili çalışmalarının ispatlanamadığı, gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.<br />
Taraflar arasında zamanaşımı definin dikkate alınıp alınamayacağı uyuşmazlık konusudur.<br />
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Belirsiz alacak ve tespit davası başlıklı” 107’inci maddesi;</p>
<p style="text-align: justify;">“( 1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” “( 2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.<br />
Belirsiz alacak davası öncelikle bir tür eda davasıdır.</p>
<p style="text-align: justify;">Eda davasından farkı ise, talep sonucunda istenilen alacağın dava açıldığı anda tam olarak belirlenmemesidir. Belirsiz alacak davasında dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğu belirtilmelidir. Belirsiz alacak davası açıldığında, alacak yargılama aşamasında belirli hale geldiğinde, ıslah dilekçesi ile miktarın arttırılmasına gerek olmadığı gibi böyle bir durumda zamanaşımı def’ide savunmanın genişletilmesi yasağına takılır.</p>
<p style="text-align: justify;">Oysa belirsiz alacak davası belirtilmeden açılan kısmi davada, yargılama sırasında miktarın ıslah ile arttırılması durumunda, davalının ıslah zamanaşımı savunmanın genişletilmesi yasağına takılmaz.<br />
Somut olayda, davacı 08.06.2012 tarihli dava dilekçesi ile davasını HMK’nın 107. maddesine göre belirsiz alacak davası olarak açmıştır. Davacı davasını belirsiz alacak davası olarak açtığına göre 25.06.2013 tarihli dilekçesi ıslah dilekçesi olmayıp talep arttırım dilekçesidir. Bu nedenle, ıslaha karşı zamanaşımı savunması dinlenemez.<br />
Mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle; açılan belirsiz alacak davası kısmi dava olarak, talep arttırım dilekçesi ise ıslah dilekçesi olarak kabul edilerek ıslaha karşı zamanaşımının dikkate alınması hatalı olup bozma nedenidir.<br />
3-İş akdinin feshedildiği tarih 29.05.2012 olduğu halde mahkemece 29.05.2010 olarak kabul edilerek kıdem tazminatına bu tarihten faiz yürütülmesi de isabetsiz olup bozma nedenidir.<br />
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 07.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.</p>
<p style="text-align: justify;"><strong>YARGITAY 9.HD., E.2021/7853 K.2021/11914</strong></p>
<p style="text-align: justify;">DAVA KONUSU İSTEMİN ÖZETİ: Davacı İsteminin Özeti:<br />
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait hastanede 11/11/2008-05/05/2017 tarihleri arasında çocuk sağlığı ve hastalıkları dalında doçent doktor olarak çalıştığını, 2008-2016 yılları arasında aylık ücretinin net 40.000,00 TL olduğunu, 01/03/2017-05/05/2017 tarihleri arasında ise net 30.000,00 TL’ye ilaveten hak ediş ödenmesi usulüyle çalıştığını, müvekkilinin ücretinin sürekli olarak geç ve eksik ödendiğini, bu sebeple iş sözleşmesinin müvekkilince haklı nedenle feshedildiğini, Mart, Nisan ve Mayıs aylarına ait ödenmemiş ücret alacağının bulunduğunu, fazla çalışma yaptığını ve tatil günlerinde çalıştığını, yıllık izinlerinin bir kısmını kullanmadığını, tazminat ve işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti;</p>
<p style="text-align: justify;">aylık ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücretinin tahsilini istemiştir.</p>
<p style="text-align: justify;"><strong>Davalı Cevabının Özeti:<br />
</strong>Davalı vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacının dava dışı … A.Ş. bünyesinde çalıştığını, müvekkilinin … A.Ş.’den işletme ruhsatını devraldığını, şirketler arasında işyeri devri ilişkisi bulunmadığını, taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacıdan kaynaklanan sebeplerle iş sözleşmesi sona erdiğinden davacının kıdem tazminatına hak kazanmadığını, işyerinde fazla çalışma yapıldığında karşılığı ücretin ödendiğini, ulusal bayram ve genel tatillerde çalışılmadığını, vardiya usulü çalışan personele ise tatil günü çalışması karşılığı ücretin ödendiğini, haftada bir gün hafta tatili izninin kullandırıldığını, davacının yıllık izinlerini de kullandığını, ödenmemiş ücret alacağının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.</p>
<p style="text-align: justify;">İlk Derece Mahkemes iKararının Özeti:<br />
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.</p>
<p style="text-align: justify;"><strong>İstinaf Başvurusu:</strong><br />
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.<br />
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:<br />
Bölge Adliye Mahkemesince, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.<br />
Temyiz Başvurusu:<br />
Kararı,davalı vekili temyiz etmiştir.</p>
<p style="text-align: justify;"><strong>Gerekçe:</strong><br />
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre;</p>
<p style="text-align: justify;">davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.</p>
<p style="text-align: justify;">2-Taraflar arasında, kıdem tazminatı talebinin belirsiz alacak davasına konu edilmesinin mümkün olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.<br />
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesinin 1. fıkrasına göre, “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir”.</p>
<p style="text-align: justify;">6100 sayılı Kanunun 107. maddenin 2. fıkrasında, karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabileceği hüküm altına alınmış, madde gerekçesinde de “karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu (örneğin bilirkişi ya da keşif incelemesi sonucu)”belirlenebilme hali açıklanmıştır.</p>
<p style="text-align: justify;">Davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkânsızlığa dayanmalıdır.</p>
<p style="text-align: justify;">Davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da (gerçekten) mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir.</p>
<p style="text-align: justify;">Alacağın miktarının belirlenebilmesinin hâkimin takdirine bağlı olduğu durumlarda hukuki imkânsızlık söz konusu olur. Bu durumda davacı alacaklı, hâkimin takdir yetkisini nasıl kullanacağını bilemeyeceği için davanın açıldığı tarihte alacağının miktarını belirleyebilecek durumda değildir.<br />
Sırf taraflar arasında alacak miktarı bakımından uyuşmazlık bulunması, talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olması anlamına gelmez. Önemli olan objektif olarak talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olmasıdır.</p>
<p style="text-align: justify;">Alacağın hangi hallerde belirsiz, hangi hallerde belirli veya belirlenebilir olduğu hususunda kesin bir sınıflandırma yapılması mümkün olmayıp, her bir davaya konu alacak bakımından somut olayın özelliklerinin nazara alınarak sonuca gidilmesi gereklidir.</p>
<p style="text-align: justify;">İş yargılamasında sıklıkla davaların yığılması söz konusu olmakla alacağın belirsiz olma kriterleri her bir talep için ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Diğer yandan, aynı dava dilekçesinde talep yığılması şeklinde bazı alacaklar için belirsiz alacak davası bazıları için kısmi dava açılmasına yasal bir engel bulunmamaktadır.<br />
Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve ücret alacakları işçi tarafından bilinmekle kural olarak belirsiz alacak davasına konu edilemez.</p>
<p style="text-align: justify;">Ancak hesabın unsurları olan sosyal hakların (ayni olarak sağlanan yemek yardımı gibi) miktarının belirlenmesi işveren tarafından sunulacak belgelere göre belirlenecek ise, kıdem ve ihbar tazminatı belirsiz alacak davasına konu edilebilir.</p>
<p style="text-align: justify;">Bununla birlikte taraflar arasında ücret ve ücret ekleri konusunda olası tartışmanın, kıdem tazminatı tavan sınırlaması nedeniyle sonuca etkili olmaması halinde kıdem tazminatının belirsiz alacak davasına konu edilmesi söz konusu olmayacaktır. (Nuri Çelik/Nurşen Caniklioğlu/ Talat Canpolat: İş Hukuku Dersleri, …, 2017, s. 58.; Uğur Tülü, 4857 Sayılı İş Kanunu Kapsamında Belirsiz Alacak Davası Uygulaması, …, 2021, s. 219.<br />
6100 sayılı Kanunun 107. maddesinin gerekçesinde “Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır.</p>
<p style="text-align: justify;">Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz. Çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukukî yarar aranacaktır, böyle bir durumda hukukî yararın bulunduğundan söz edilemez.</p>
<p style="text-align: justify;">Özellikle, kısmî davaya ilişkin yeni hükümler de dikkate alınıp birlikte değerlendirildiğinde, baştan tespiti mümkün olan hâllerde bu yola başvurulması kabul edilemez.”</p>
<p style="text-align: justify;">şeklindeki açıklamayla, alacağın belirli veya belirlenebilir nitelikte olması durumunda, belirsiz alacak davası açılarak bu davanın sağladığı imkânlardan yararlanmanın mümkün olmadığına işaret edilmiştir. Şu halde davanın açıldığı tarihte alacağın miktarı yahut değeri belirlenebilir durumda ise, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir. Burada hukuki yarar eksikliğinin tamamlanabilir dava şartı olmadığı sonucuna varılmıştır.</p>
<p style="text-align: justify;">7251 sayılı Kanun ile 107. maddede yapılan değişiklikler şartları olmadığı halde açılan belirsiz alacak davasında davacıya süre verilerek hukuki yarar eksikliğini tamamlama imkânı tanımamaktadır. Dairemizce sözü edilen düzenleme, şartları mevcut olan belirsiz alacak davasında yapılan yargılama ile alacağın belirli hale gelmesi durumunda hâkimin geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için alacaklıya süre vermesi gerektiği yönünde değerlendirilmiştir.</p>
<p style="text-align: justify;">Somut olayda, dava belirsiz alacak davası olarak açılmıştır.</p>
<p style="text-align: justify;">Davanın İlk Derece Mahkemesince kısmen kabulü üzerine taraf vekilleri istinaf yoluna başvurmuş ve Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulüyle İlk derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak yeniden hüküm tesis edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, davalı vekilinin dava konusu taleplerin belirsiz alacak davasına konu edilmesinin mümkün olmadığına ilişkin istinaf sebebini incelemiş ve davacının ücretinin 01/03/2017 tarihli iş sözleşmesinde garanti ücret ve ciroya bağlı hak ediş toplamı olarak belirlendiği, fesih tarihi itibariyle garanti ücret kısmının 30.000,00 TL olduğu hususlarının ihtilaf dışı olduğu;</p>
<p style="text-align: justify;">her ne kadar ücretin ciroya bağlı değişen oranlardaki hak ediş kısmının belirlenebilmesi için işveren tarafından düzenlenmesi gereken belgelerin sunulması ile tahkikata ihtiyaç duyulacak ise de, kıdem tazminatı talebi yönünden tavan sınırlaması bulunduğundan ücretin ciroya bağlı hak ediş kısmının tespitinin somut olayda neticeye bir etkisinin olmadığı, ücretin tarafların kabulünde olan garanti bölümünün (30.000,00 TL) dahi tek başına, fesih tarihindeki kıdem tazminatı genel tavanını (brüt 4.426,16 TL) aştığı, dolayısıyla kıdem tazminatının hesaplanmasında her halukarda tavan tutarın esas alınması gerektiğini belirtmek suretiyle dava konusu kıdem tazminatının belirsiz alacak olarak nitelendirilemeyeceğini açıklamıştır.</p>
<p style="text-align: justify;">Bununla birlikte, davacı tarafça şartları oluşmamasına rağmen belirsiz alacak davasına konu edilen kıdem tazminatı talebinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedilmemesi gerektiği ve davanın kısmi dava olarak nitelendirilip görülmesi gerektiği kanaatine varılarak bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermiştir.</p>
<p style="text-align: justify;">Bölge Adliye Mahkemesi’nin kıdem tazminatı alacağının belirsiz alacak olarak nitelendirilemeyeceği yönündeki gerekçesi kıdem tazminatı tavanını öngören kuralın mutlak emredici nitelikte olduğu ve ücretin tarafların kabulünde olan garanti bölümünün tek başına, fesih tarihindeki kıdem tazminatı genel tavanını aştığı nazara alındığında isabetlidir. Ancak bu hukuki tespite rağmen davanın kısmi dava olarak nitelendirilip görülmesi gerektiği sonucuna varılması yerinde değildir.</p>
<p style="text-align: justify;">Şöyle ki, davacının dava açarken kıdem tazminatı miktarını belirleyebilmesi için uhdesinde gerekli veri ve bilgilerin bulunduğunun kabul edilmesi gerekli olup, kıdem tazminatı yönünden belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Buradaki hukuki yarar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114’üncü maddesi gereğince dava şartı olup;</p>
<p style="text-align: justify;">sonradan hakim tarafından verilecek süre ile davacı tarafından ya da Mahkemece re’sen belirsiz alacak davasının kismi dava türüne tahvil edilmesi suretiyle tamamlanması mümkün olan bir dava şartı değildir. Bu nedenle belirtilen talep yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.<br />
Sonuç:<br />
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.09.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.</p>
<p style="text-align: justify;" data-start="0" data-end="251">Hukuki destek almak, danışmanlık hizmetlerimiz hakkında bilgi edinmek veya sorularınızı iletmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Size en kısa sürede dönüş yapabilmemiz için <strong data-start="179" data-end="235"><a href="https://mdmhukuk.com/iletisim/" target="_new" rel="noopener" data-start="181" data-end="233">iletişim sayfamızı</a></strong> ziyaret edin.</p>
<p style="text-align: justify;" data-start="253" data-end="397" data-is-last-node="" data-is-only-node="">Ayrıca, ilgili yasal düzenlemeleri incelemek için <strong data-start="303" data-end="352"><a href="https://www.mevzuat.gov.tr/" target="_new" rel="noopener" data-start="305" data-end="350">Mevzuat.gov.tr</a></strong> adresinden resmi kaynaklara ulaşabilirsiniz.</p>
]]></content:encoded>
<wfw:commentRss>https://mdmhukuk.com/belirsiz-alacak-davasi/feed/</wfw:commentRss>
<slash:comments>0</slash:comments>
</item>
<item>
<title>Memnu Hakların İadesi Şartları ve Dilekçesi</title>
<link>https://mdmhukuk.com/memnu-haklarin-iadesi-sartlari-ve-dilekcesi/</link>
<comments>https://mdmhukuk.com/memnu-haklarin-iadesi-sartlari-ve-dilekcesi/#respond</comments>
<dc:creator><![CDATA[Yusuf K]]></dc:creator>
<pubDate>Wed, 19 Mar 2025 11:34:26 +0000</pubDate>
<category><![CDATA[Ceza Hukuku]]></category>
<guid isPermaLink="false">https://mdmhukuk.com/?p=28783</guid>
<description><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Memnu-Haklarin-Iadesi-Sartlari-ve-Dilekcesi-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Memnu Hakların İadesi Şartları ve Dilekçesi" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Memnu-Haklarin-Iadesi-Sartlari-ve-Dilekcesi-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Memnu-Haklarin-Iadesi-Sartlari-ve-Dilekcesi-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Memnu-Haklarin-Iadesi-Sartlari-ve-Dilekcesi-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Memnu-Haklarin-Iadesi-Sartlari-ve-Dilekcesi-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Memnu-Haklarin-Iadesi-Sartlari-ve-Dilekcesi.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Memnu Hakların İadesi Şartları ve Dilekçesi 13">Memnu Hakların İadesi Nedir? Memnu hakların iadesi bir diğer adıyla yasaklanmış hakların geri verilmesi demektir. Bu kurum 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belirli bir suçtan dolayı ya da ceza mahkûmiyetine bağlı olarak öngördüğü çeşitli hak yoksunluklarının ortadan kaldırılmasını sağlayan ceza hukuku kurumuna denir. Memnu Hakların İadesi Şartları ve Dilekçesi Memnu Hakların İadesi Şartları […]]]></description>
<content:encoded><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Memnu-Haklarin-Iadesi-Sartlari-ve-Dilekcesi-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Memnu Hakların İadesi Şartları ve Dilekçesi" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Memnu-Haklarin-Iadesi-Sartlari-ve-Dilekcesi-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Memnu-Haklarin-Iadesi-Sartlari-ve-Dilekcesi-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Memnu-Haklarin-Iadesi-Sartlari-ve-Dilekcesi-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Memnu-Haklarin-Iadesi-Sartlari-ve-Dilekcesi-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Memnu-Haklarin-Iadesi-Sartlari-ve-Dilekcesi.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Memnu Hakların İadesi Şartları ve Dilekçesi 14"><p>Memnu Hakların İadesi Nedir? Memnu hakların iadesi bir diğer adıyla yasaklanmış hakların geri verilmesi demektir. Bu kurum 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belirli bir suçtan dolayı ya da ceza mahkûmiyetine bağlı olarak öngördüğü çeşitli hak yoksunluklarının ortadan kaldırılmasını sağlayan ceza hukuku kurumuna denir.</p>
<h2>Memnu Hakların İadesi Şartları ve Dilekçesi</h2>
<p>Memnu Hakların İadesi Şartları ve Dilekçesi, Memnu hakların iadesi kurumuyla ilgili olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda bir düzenleme getirilmemiştir.</p>
<p>Çünkü belirli bir suçu işlemekten dolayı bir cezaya mahkûmiyetin sonucu olarak kişinin yaşamı boyunca devam edecek bir hak yoksunluğu yoktur. Öyle ki TCK’nin 53. Maddesi gereğince kişinin mahkûm olduğu suçtan dolayı hapis cezasının infazı tamamlanınca buna bağlı hak yoksunlukları da sona erer.</p>
<p>Ancak bazı kanunlarımızdaki düzenlemeler uyarınca, ceza mahkûmiyetine bağlı olarak öngörülen çeşitli hak yoksunlukları cezanın tamamı infaz edilse dahi devam edebilmektedir. İşte kişilerin yaşam boyu bu hak yoksunluklarına katlanmak zorunda kalmaması için memnu hakların iadesi kurumu getirilmiştir.</p>
<h2>Memnu Hakların İadesi Kurumu Nerede Düzenlenmiştir?</h2>
<p>5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 13/A maddesinde memnu hakların iadesi kurumu düzenlenmiştir.</p>
<h2>Memnu Hakların İadesi Yoluna Başvurma Şartları Nelerdir?</h2>
<p>5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 13/A maddesi uyarınca memnu hakların iadesi yoluna başvurabilmek için mahkûm olunan ceza tamamen infaz edilmiş olmalıdır, cezanın tamamen infazından itibaren üç yıl geçmiş olmalıdır aynı zamanda yeni bir suç işlememiş ve hayatını iyi halli geçiriyor olmalıdır.</p>
<p><strong>Mahkûm Olunan Ceza Tamamen İnfaz Edilmiş Olmalı</strong></p>
<p>Bu yola başvurmanın ilk şartı mahkûm olunan cezanın tamamen infaz edilmiş olmasıdır. Kişinin koşullu salıverilmeden yararlanarak tahliye edilmesi kişinin cezasının tamamen infaz edildiği anlamına gelmez. Tüm cezanın infaz edilmesi için koşullu salıverilen hükümlünün dışarıdaki denetim süresini geçirdikten sonra ceza infaz edilmiş sayılır.</p>
<p><strong>2-) Cezanın Tamamen İnfazından İtibaren Üç Yıl Geçmiş Olmalı</strong></p>
<p>Bu yola başvurmanın ikinci şartı, kişinin mahkûm olduğu cezanın tamamen infaz edilmesinden sonra üç yıl geçmiş olmasıdır. Ceza tamamen infaz edildikten itibaren üç yıllık süre dolmamışsa bu takdirde memnu hakların iadesi yoluna başvurulamaz.</p>
<p>Ancak cezanın infazı etkin pişmanlık ya da genel af dışındaki bir hukuki nedenle son verilmiş ise, memnu hakların iadesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir. Bu sürede kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz.</p>
<p><strong>3-) Yeniden Suç İşlememek ve İyi Halli Olmak </strong></p>
<p>Bu yola başvurmanın üçüncü şartı, kişinin mahkûm olduğu cezanın tamamen infazından itibaren 3 yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve yaşamını iyi halli olarak geçiriyor olması gerekir.</p>
<p>Kanunumuzda üç yıllık süre içerisinde suç işlenmemesi gerektiğinden bahsetmiş bu suçun kasıtlı ya da taksirli olması arasında bir ayrım yapmamıştır. Dolayısıyla bu üç yıllık süre içerisinde taksirli ya da kasıtlı herhangi bir suç işlenmemelidir.</p>
<p><strong>Memnu Hakların İadesinde Usul </strong></p>
<p>Memnu hakların iadesi için hükümlü ya da vekili başvuruda bulunabilir. Hükmü veren mahkemeye ya da hükümlünün yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki aynı derece de olan bir başka mahkemeye başvurabilir. Mahkeme kararını verirken dosya üzerinden verebileceği gibi hükümlüyü ve Cumhuriyet Savcısını dinlemek suretiyle de verebilir.</p>
<p>Memnu hakların iadesi istemi üzerine mahkemenin vermiş olduğu karara karşı, Ceza Muhakemesi Kanununumuzda yer alan kanun yollarına başvurulabilir.</p>
<h2>Memnu Hakların İadesinin Sonuçları Nelerdir?</h2>
<p>Hükümlü ya da vekili tarafından yapılan memnu hakların iadesi talebi mahkeme tarafından kabul edilirse ve verilen karar kesinleşirse, hükümlünün özel kanunlarda yer alan hak yoksunlukları da geleceğe yönelik olarak ortadan kalkar.</p>
<h2>Memnu Hakların İadesi Kararı Adli Sicile İşler mi?</h2>
<p>Adli Sicil Kanunumuza göre memnu hakların iadesine ilişkin olarak verilen karar kişinin adli siciline işler. Bu kararın kayıttan çıkarılması için Adli Sicil kaydının silinmesi gerekir.</p>
<h2>Hakkımda Memnu Hakların İadesine Karar Verildi Devlet Memuru Olabilir miyim?</h2>
<p>Devlet memurluğuna kabul edilmeyecek olan kişiler 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinde düzenlenmiştir.</p>
<p>Buna göre kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl ya da daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olanlar, affa uğramış olsalar bile devletin güvenliğine karşı suçları, yüz kızartıcı suçları, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işleyen kişiler devlet memuru olamazlar.</p>
<p>Dolayısıyla memnu hakların iadesi için başvuran kişinin hakkında verilen kabul kararı kesinleşirse hak yoksunluğu geleceğe yönelik olarak ortadan kalkacak ve kişi devlet memuru olmak için ilgili kurum ve kuruluşlara başvuruda bulunabilecektir.</p>
<h2>Memnu Hakların İadesine Karar Verilen Kişi Milletvekili Olabilir mi?</h2>
<p>Milletvekili Seçimi Kanunumuzun 11. Maddesindeki düzenlemeye göre taksirli suçlar hariç olmak üzere toplam bir yıl ya da daha fazla hapis veya süresi ne olursa olsun ağır hapis cezasına mahkûm olanlar ile affa uğramış olsa bile yüz kızartıcı suçları işlemiş olan kişiler milletvekili seçilemezler.</p>
<p>Ama memnu hakların iadesi için başvuran kişinin hakkında verilen kabul kararı kesinleşirse hak yoksunluğu geleceğe yönelik ortadan kalkar ve kişi milletvekili olabilmek için başvuruda bulunabilir.</p>
<h2>Memnu Hakların İadesi Kararı İçin Yetkili Mahkeme Neresidir?</h2>
<p>Memnu hakların iadesi kararı, hükmü veren mahkeme tarafından verilebilir.</p>
<p>Hükümlü, hükmü veren mahkeme dışında bir yerde ikamet ediyor ediyorsa ikamet ettiği yerde bulunan ve mahkûmiyet hükmünü veren mahkemeyle aynı derecede olan mahkemeye başvurarak memnu hakların iadesi talebinde bulunabilir.</p>
<p>Hükümlü yukarıda ifade ettiğimiz iki mahkemeden birini seçebilir.</p>
<p>Memnu Hakların İadesi Dilekçe Örneği</p>
<p><strong>NÖBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA</strong></p>
<p>MEMNU HAKLARIN GERİ</p>
<p>VERİLMESİNİ İSTEYEN: Adı ve Soyadı, (T.C. Kimlik No: …) Adres</p>
<p>VEKİLİ: Av. Ferhat GEBEŞ</p>
<p>KONU: Kamu haklarının yasaklılığının kaldırılması istemine ilişkindir.</p>
<p><strong>AÇIKLAMALAR:</strong></p>
<p>1-) Müvekkilimiz … … hakkında mahkemenizin …/…/… tarih ve …/… Esas, …/… Karar sayılı kararıyla … yıl … ay mahkumiyet kararı verilmiş, karar Mahkemenizin …/…/… tarihli kararıyla uyarlanarak hükmolunan ceza, Türk Ceza Kanunu’nun ilgili hükümleri gereği … yıl … ay hapis cezasına çevrilmiştir.</p>
<p>2-)Müvekkilimiz hakkında hükmolunan cezanın infazı …/…/… tarihi itibariyle tamamlanmış ve kendisi …/…/… tarihinde … Cezaevi’nden tahliye edilmiştir.</p>
<p>3-) Müvekkilimiz hakkında isteme konu hüküm dışında verilmiş bir mahkûmiyet hükmü olmadığı gibi, açılmış başka bir dava da bulunmamaktadır. Buna göre; ilgili koşulların oluştuğundan bahisle müvekkilimizin memnu haklarının iadesine karar verilmesini isteme zorunluluğu doğmuştur.</p>
<p><strong>SONUÇ:</strong></p>
<p>Yukarıda açıklanan sebeplerle Adli Sicil Kanunu’nda yer alan koşulların oluşması sebebiyle müvekkilimizin memnu haklarının iadesine karar verilmesini talep ederiz. …/ …/ …</p>
<p>MEMNU HAKLARIN İADESİNİ İSTEYEN VEKİLİ</p>
<p>Av. Ferhat GEBEŞ</p>
<p><strong>EMSAL KARARLAR</strong></p>
<p><strong>YARGITAY 13.CD., E. 2017/2944 K.2017/6886 T. 08.06.2017</strong></p>
<p>DAVA KONUSU İSTEMİN ÖZETİ: Dosya kapsamına göre,</p>
<p>1- Karar tarihinde yürürlükte bulunan 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun geçici 2. maddesine 6290 sayılı Adli Sicil Kanunu İle Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 3. maddesi ile eklenen 3. fıkrasında</p>
<p>“İkinci fıkrada sayılanlar dışında, birinci fıkra gereğince işlem yapılarak arşive alınan kayıtlar 3682 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde öngörülen sürelerin dolduğu veya ertelenmiş olan mahkûmiyetin esasen vaki olmamış sayıldığı hallerde bu tarih esas alınarak Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce silinir.”</p>
<p>şeklindeki düzenleme nazara alındığında, 6290 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 11/04/2012 tarihinden itibaren adlî sicil ve arşiv kayıtlarının silinmesi işleminin münhasıran Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce yapılması gerektiğinin gözetilmemesinde,</p>
<p>2- Adı geçen sanığın hırsızlık suçundan almış olduğu mahkumiyet kaydının 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 9. ve geçici 2. maddeleri gereğince arşive alınmış bulunduğu, somut olayda mahkemesince memnu hakların iadesi talebi üzerine;</p>
<p>yasaklanmış haklarının bulunmadığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, sanık hakkındaki mahkumiyet kararında her hangi bir hak yoksunluğu yer almasa da, adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu, sanığın cezasının infaz edildiği tarih olan 07/08/1992 tarihinden itibaren 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 13/A maddesinde yer alan 3 yıllık sürenin dolduğu;</p>
<p>sanığın cezasının 5237 sayılı Kanun dışındaki bir kanuna ilişkin bulunduğu ve daha sonra yeni bir suç işlemediği anlaşılmakla, mahkemesince yapılacak değerlendirmede sanığın hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.</p>
<p>Kadıköy 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 05.08.1992 gün ve 1999/1164-1992/1304 sayılı kararı ile 765 Sayılı TCK’nın 491/ilk, 62, 522, 523/1 ve 647/4. maddeleri uyarınca mahkûmiyetine karar verilen ve adli sicil kaydı silinerek, mahkûmiyet kaydı arşive alınan hükümlü …’in 10.05.2016 tarihli dilekçesi ile hükümlünün yasaklanmış haklarının iadesi isteminde bulunması üzerine mahkemece ek karar ile;</p>
<p>“memnu hakların iadesi yönünde talebin, kararda her hangi bir hak mahrumiyeti bulunmadığından reddine, arşiv kaydının silinmesine” karar verildiği anlaşılmıştır.</p>
<p>Yasaklanmış hakların geri verilmesi, belli bir suç veya cezaya mahkûmiyete bağlı olarak gerek Ceza Kanunu’nda, gerekse diğer kanunlarda öngörülen çeşitli hak yoksunluklarının kaldırılmasını sağlayan hukuki bir düzenleme olup;</p>
<p>765 sayılı TCK’nın 121 ve 124. maddeleri ile 1412 sayılı CMUK’nın 416 ve 420. maddelerinde yer alan “yasaklanmış hakların geri verilmesi” kurumuna, 5237 sayılı TCK’da ve 5271 sayılı CMK’da yer verilmemiş;</p>
<p>19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 38. maddesiyle 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na 13/A maddesi eklenmek suretiyle tekrar düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile ceza mahkûmiyetinden doğan müebbet hak yoksunluklarının giderilmesi amaçlanmıştır.</p>
<p>5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesinde, 5237 sayılı TCK dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebileceği, bunun için, Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla;</p>
<p>mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması gerektiği belirtilmektedir. Yasaklanmış hakların geri verilmesi için cezanın infaz edilmiş olması ve kişinin infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekecektir.</p>
<p>Bu itibarla, mahkûm olduğu hapis cezası infaz edilmiş olan …’in talebinin yukarıda izah edilen 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesi kapsamındaki yasaklanmış haklarının iadesi niteliğinde olup, mahkemece talebin kabulü ile bu yönde araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi;</p>
<p>yine 6290 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 11/04/2012 tarihinden itibaren adlî sicil ve arşiv kayıtlarının silinmesi işleminin münhasıran Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce yapılması gerektiğinin gözetilmemesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden KABULÜ ile;</p>
<p>İstanbul Anadolu 17. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/06/2016 tarihli ve 1992/1164 esas, 1992/1304 sayılı ek kararın, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca BOZULMASINA, gereğinin yerel mahkemece yerine getirilmesine, 08/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.</p>
<p><strong>YARGITAY 8.CD., E. 2021/10191 K.2021/21681</strong></p>
<p>DAVA KONUSU İSTEMİN ÖZETİ:Gereği görüşülüp düşünüldü:</p>
<p>765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nun 121-124.maddeleri ile 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 416-420.maddelerinde düzenlenen “yasaklanmış hakların geri verilmesi” kurumuna ilişkin ne 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda ne de 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda herhangi bir hükme yer verilmiş;</p>
<p>ancak daha sonra 06.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 38.maddesiyle 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na 13/A maddesi eklenmek suretiyle Türk Hukukundaki yerini tekrar almıştır.</p>
<p>5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A.maddesinde, 5237 sayılı TCK dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebileceği, bunun için, Türk Ceza Kanunu’nun 53.maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla;</p>
<p>mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması, verilmesi için cezanın infaz edilmiş olması ve kişinin infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekecektir.</p>
<p>Anılan kanun maddesinde açıklanan süreler geçtikten sonra talepte bulunan iyi halli hükümlünün memnu haklarının iade edildiğinin bir kararla tespit edilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.</p>
<p>Somut olayda mahkemesince sanığın mahkumiyet kararında yasaklanmış hak bulunmadığı gerekçesi ile sanığın memnu hakların iadesi talebinin reddine ilişkin karar verildiği anlaşılmakla, her ne kadar sanık hakkındaki mahkumiyet kararında herhangi bir hak yoksunluğu yer almasa da, sanık hakkında adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu;</p>
<p>sanığın cezasının infaz edildiği tarihinden itibaren 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 13/A.maddesinde yer alan 3 yıllık sürenin geçmiş olduğu ve sanığın daha sonra yeni bir suç işlememiş olması halinde;</p>
<p>mahkemesince yapılacak değerlendirmede sanığın hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklamış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilerek itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde karar verilmesi,</p>
<p>Yasaya aykırı, Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.11.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.</p>
<p><strong>YARGITAY 6.CD., E.2021/24281 K.2021/20563</strong></p>
<p>DAVA KONUSU İSTEMİN ÖZETİ: Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:</p>
<p>5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nda başlangıçta yasaklanmış hakların geri verilmesi ve arşiv kaydının silinmesi kurumlarına yer verilmediği, 5352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca, 3682 sayılı Kanunu’nun 8. maddesinin koşullarının bulunması halinde adli sicil kaydının silinmesine karar verilebileceği, ancak;</p>
<p>5560 sayılı Kanun’la 5352 sayılı Kanun’a eklenen 13/A maddesiyle yasaklanmış hakların geri verilmesi, 6290 sayılı Kanun’la değiştirilen 12. maddesiyle de adli sicil ve arşiv bilgilerinin silinmesi kurumlarının yeniden getirildiği;</p>
<p>adli sicil kayıtlarının silinmesine dair kararların istikrar bulmuş Yargıtay içtihatları uyarınca güvenlik tedbirine yönelik hüküm (nihaî karar) niteliğinde olduğu ve iş bu ek kararın da tarihi itibariyle istinaf kanun yoluna tâbi olduğu, 5271 sayılı CMK’nın 264. maddesi uyarınca, kanun yolunda yanılmanın başvurucunun haklarını ortadan kaldırmayacağından;</p>
<p>dosyanın istinaf merciince incelenmek üzere mahalline İADESİNE, 29/12/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.</p>
<p data-start="0" data-end="251">Hukuki destek almak, danışmanlık hizmetlerimiz hakkında bilgi edinmek veya sorularınızı iletmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Size en kısa sürede dönüş yapabilmemiz için <strong data-start="179" data-end="235"><a href="https://mdmhukuk.com/iletisim/" target="_new" rel="noopener" data-start="181" data-end="233">iletişim sayfamızı</a></strong> ziyaret edin.</p>
<p data-start="253" data-end="397" data-is-last-node="" data-is-only-node="">Ayrıca, ilgili yasal düzenlemeleri incelemek için <strong data-start="303" data-end="352"><a href="https://www.mevzuat.gov.tr/" target="_new" rel="noopener" data-start="305" data-end="350">Mevzuat.gov.tr</a></strong> adresinden resmi kaynaklara ulaşabilirsiniz.</p>
]]></content:encoded>
<wfw:commentRss>https://mdmhukuk.com/memnu-haklarin-iadesi-sartlari-ve-dilekcesi/feed/</wfw:commentRss>
<slash:comments>0</slash:comments>
</item>
<item>
<title>Kademeli Emeklilik Şartları Nedir?</title>
<link>https://mdmhukuk.com/kademeli-emeklilik-sartlari-nedir/</link>
<comments>https://mdmhukuk.com/kademeli-emeklilik-sartlari-nedir/#respond</comments>
<dc:creator><![CDATA[Yusuf K]]></dc:creator>
<pubDate>Wed, 19 Mar 2025 11:11:50 +0000</pubDate>
<category><![CDATA[Danışmanlarımız]]></category>
<guid isPermaLink="false">https://mdmhukuk.com/?p=28777</guid>
<description><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Kademeli-Emeklilik-Sartlari-Nedir-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Kademeli Emeklilik Şartları Nedir?" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Kademeli-Emeklilik-Sartlari-Nedir-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Kademeli-Emeklilik-Sartlari-Nedir-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Kademeli-Emeklilik-Sartlari-Nedir-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Kademeli-Emeklilik-Sartlari-Nedir-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Kademeli-Emeklilik-Sartlari-Nedir.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Kademeli Emeklilik Şartları Nedir? 15">EYT Nedir?, kişinin emekli olabilmesi için gerekli olan çalışma süresini ve prim gününü doldurmuş ancak kanunda belirtilen yaşa gelmeyi bekleyenlerdir. Kısacası 1999 yılından önce çalışmaya başlayan ancak 1999 yılında yapılan sosyal güvenlik yasası değişikliği nedeniyle prim gün sayısı ve emeklilik yaşı açısından olumsuz etkilenen kişiler, EYT’li olarak biliniyor. Kademeli Emeklilik Şartları Nedir? Kademeli Emeklilik Şartları […]]]></description>
<content:encoded><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Kademeli-Emeklilik-Sartlari-Nedir-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Kademeli Emeklilik Şartları Nedir?" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Kademeli-Emeklilik-Sartlari-Nedir-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Kademeli-Emeklilik-Sartlari-Nedir-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Kademeli-Emeklilik-Sartlari-Nedir-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Kademeli-Emeklilik-Sartlari-Nedir-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Kademeli-Emeklilik-Sartlari-Nedir.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Kademeli Emeklilik Şartları Nedir? 16"><p>EYT Nedir?, kişinin emekli olabilmesi için gerekli olan çalışma süresini ve prim gününü doldurmuş ancak kanunda belirtilen yaşa gelmeyi bekleyenlerdir.</p>
<p>Kısacası 1999 yılından önce çalışmaya başlayan ancak 1999 yılında yapılan sosyal güvenlik yasası değişikliği nedeniyle prim gün sayısı ve emeklilik yaşı açısından olumsuz etkilenen kişiler, EYT’li olarak biliniyor.</p>
<h2>Kademeli Emeklilik Şartları Nedir?</h2>
<p>Kademeli Emeklilik Şartları Nedir? Emekli olmak için yaşa takılan ve prim günlerini doldurmalarına rağmen sigortalılık süresini bekleyenlerin sorunu Resmî Gazete’de 03.03.2023 tarihinde yayımlanan EYT Kanunu ile çözülmüştür. Bu Kanun ile 1999 tarihi öncesinde sigorta girişi olan kişiler yaş şartına bakılmaksızın emekli olabilecektir.</p>
<h2>EYT’nin Başvuru Şartları Nelerdir?</h2>
<p>EYT başvurusunu SGK’ ya dilekçe vererek ya da e- devlet üzerinden yapabilirsiniz. Resmi Kanunda 3.3.2023 tarihinde yayımlanan EYT Kanununa göre yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarını yerine getiren sigortalılara aylık bağlanabilmesi için işverenleri tarafında işten ayrılış bildirgelerinin verilmesi sonrası Sosyal Sigortalar Kurumuna ‘‘Gelir/ Aylık/ Ödenek Talep Belgesi’’ ile başvurulması yeterlidir.</p>
<p>EYT koşulları şunlardır;</p>
<p>SGK EYT Koşulları</p>
<p>1.Kadınlar için 20 yıl hizmet süresi ve 5 bin prim günü</p>
<p>2. Erkekler için 25 yıl hizmet süresi ve 5 bin prim günü</p>
<h3>BAĞ-KUR EYT Koşulları</h3>
<p>Kadınlar için 20 yıl hizmet süresi, 7 bin 200 prim günü</p>
<p>Erkekler için 25 yıl hizmet süresi, 9 bin prim günü</p>
<p>Bu Kanun, 8 Eylül 1999 ve öncesinde sigorta girişi yapılanlar için geçerlidir.</p>
<h3>Emekli Sandığı EYT Koşulları</h3>
<p>Normal emeklilikte erkek 25 yıl yani 9000 gün, kadın 20 yıl yani 7200 gün hizmet</p>
<p>Erkek 25 yıl, kadın 20 yıl sigortalılık süresi</p>
<p>Kısmi emeklilikte ise 60 yaş ve 10 yıl 3600 gün</p>
<h2>EYT Kimleri Kapsamaktadır?</h2>
<p>EYT, sigorta başlangıcı 9 Eylül 1999 tarihi öncesindeki kişileri ilgilendirmektedir. Emekli olmak için gerekli olan sigortalılık süresi ve prim gününü sağlamış ancak yaş şartını sağlayamayanlara uygulanır.</p>
<p>Sigorta başlangıcı 9 Eylül 1999 tarihinden önce olmalıdır. Sigortalılık süresi erkeklerde 25 yıl, kadınlarda 20 yıl olmalıdır. Prim günü kadınlarda 5000, erkeklerde 5975 olmalıdır. Eğer bu şartlar sağlanmışsa 3 Mart 2023 tarihinde Resmi Gazete ’de yayımlanan kanun gereğince emekli olabileceklerdir.</p>
<h2>EYT Kapsamında Emekli Olan İşçi İçin İşveren Tarafından Yapılabilecek Ödemeler Nelerdir?</h2>
<p>EYT kapsamında emekli olan işçiye işveren tarafından kıdem tazminatı, fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma ücreti, ödenmemiş maaş, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti şeklinde ödemeler yapılır. Bu ödemeler, işçinin işten ayrıldığı tarihte işçiye ödenmesi gerekir.</p>
<p>Kıdem Tazminatı: Bu tazminat işçinin işten ayrıldığı tarihteki brüt ücreti üzerinden hesaplanır. Bu da işçinin işyerinde çalıştığı her tam yıl için 30 günlük brüt ücrettir.</p>
<p>Ödenmemiş Maaş: İşçinin, işyerinden ayrıldığı tarihe kadar ödenmemiş maaşı varsa bu ücreti işverenin işçiye ödemesi gerekir.</p>
<p>Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Ücreti: İşçi fazla çalışma ya da fazla sürelerle çalışma yapmışsa bunun sonucunda hak kazandığı ücretinde işveren tarafından ödenmesi gerekir.</p>
<p>Hafta Tatili Ücreti: İşçi, haftada en az 1 gün hafta tatili hakkına sahiptir. İşçi, eğer işyerinden ayrıldığı tarihe kadar hafta tatili haklarını kullanmamışsa, bunların ücreti de işveren tarafından ödenmesi gerekir.</p>
<p>Ulusal Bayram ve Genel tatil Ücreti: Eğer işçi ulusal bayram ve genel tatillerde çalışmak zorunda kalmışsa, bu çalışması karşılığında hak kazanmış olduğu ücretin de işveren tarafından ödenmesi gerekir.</p>
<p>5000(BEŞBİN) Günden Emeklilik</p>
<p>5000 günden emeklilik, 9 Eylül 1999 öncesinde sigortalı olan ve erkek ise 25 yıllık, kadın ise 20 yıllık sigortalılık süresi ile 5000 gün prim ödeme koşulunu sağlayan kişilerin yaş şartına bakılmaksızın emekli olmasıdır.</p>
<p>Bu düzenleme 7438 sayılı Kanun ile 3 Mart 2023 tarihinde hayata geçmiştir. Bu düzenlemeyle 1999 öncesi sigortalılık şartını taşıyıp da yaş şartı nedeniyle emekli olamayan yaklaşık 2 milyon kişi emeklilik hakkı kazanmıştır.</p>
<h2>EYT Emekli Maaşı Nasıl Hesaplanır?</h2>
<p>Emekli maaşı hesaplaması şu şekildedir: Emekli maaşı= (Ortalama kazanç x Sigortalılık süresi)/3600 ‘dür.</p>
<p>Emekli maaşı: Emeklinin alacağı aylık maaşı ifade etmektedir.</p>
<p>Sigortalılık süresi: Emekli olan kişinin sigortalılık süresini ifade etmektedir.</p>
<p>Ortalama Kazanç: Emekli olan kişinin son 7 yıllık ortalama kazancını ifade etmektedir.</p>
<p>3600: Aylık çalışma gün sayısını ifade etmektedir.</p>
<p>Bir EYT’li 32 yıl sigortalılık süresi ve 9000 prim ödeme günü ile emekli olduğunu varsayalım. Bu EYT’linin son 7 yıllık ortalama kazancı da 6.000 TL olsun.</p>
<p>Bu örneğe göre EYT’li emeklinin maaşı şu şekildedir;</p>
<p>Emekli maaşı= (32 x 6.000 TL) /3600</p>
<p>Emekli maaşı=5.333,34 TL</p>
<p>EYT emekli maaşı hesaplanırken bazı indirimler ve arttırımlar yapılabilir.</p>
<p>EYT emekli maaşı hesaplanırken yapılan indirimler;</p>
<p>Erkek işçi indirimi: Erkek işçiler, emekli maaşlarından %10 oranında indirim yaparlar.</p>
<p>Kadın işçi indirimi: Kadın işçiler de emekli maaşlarından %8,5 oranında indirim yaparlar.</p>
<p>Yaş indirimi: EYT’liler emeklilik yaşlarına kadar geçen süre için de yaş indirimi alırlar.</p>
<p>EYT emekli maaşı hesaplanırken yapılan arttırımlar;</p>
<p>Toplu sözleşme artışı: EYT’lilerin emekli maaşları, toplu sözleşme ile arttırılabilmektedir.</p>
<p>Enflasyon artışı EYT’lilerin almış oldukları emekli maaşı, her yıl enflasyona göre arttırılabilmektedir.</p>
<h2>Kademeli Emeklilik</h2>
<p>9 Eylül 1999 sonrası Bağ-kur, Emekli Sandığı ve SGK girişi olan erkekler için 45 yaş ve 6.250 prim gün şartı, kadınlar için ise 43 yaş ve 6.250 prim gün şartı aranacak.</p>
<p>2000 sonrası Bağ-kur, Emekli Sandığı ve SGK girişi olan erkekler için 45 yaş ve 6.325 prim gün şartı, kadınlar için ise 43 yaş ve 6.325 prim gün şartı aranacak.</p>
<p>2001 sonrası Bağ-kur, Emekli Sandığı ve SGK girişi olan erkekler için 45 yaş ve 6.400 prim gün şartı, kadınlar için ise 43 yaş ve 6.400 prim gün şartı aranacak.</p>
<p>2002 sonrası Bağ-kur, Emekli Sandığı ve SGK girişi olan erkekler için 45 yaş ve 6.475 pirim gün şartı, kadınlar için ise 43 yaş ve 6.475 prim gün şartı aranacak.</p>
<p>2003 sonrası Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve SGK girişi olan erkekler için 46 yaş ve 6.550 prim gün şartı, kadınlar için ise 44 yaş ve 6.550 prim gün şartı aranacak.</p>
<p>2004 sonrası Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve SGK girişi olan erkekler için 47 yaş ve 6.625 prim gün şartı, kadınlar için ise 45 yaş ve 6.625 prim gün şartı aranacak.</p>
<p>2005 sonrası Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve SGK girişi olan erkekler için 48 yaş ve 6.700 prim gün şartı, kadınlar için ise 46 yaş ve 6.700 prim günü aranacak.</p>
<p>2006 sonrası Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve SGK girişi olan erkekler için 49 yaş ve 6.775 prim gün şartı, kadınlar için 47 yaş ve 6.775 prim günü aranacak.</p>
<p>2007 sonrası Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve SGK girişi olan erkekler için 50 yaş ve 6.850 prim gün şartı, kadınlar için ise 48 yaş ve 6.850 prim günü aranacak.</p>
<h2>Kademeli Emeklilik Sisteminin Avantajı Nedir?</h2>
<p>Kademeli emeklilik sisteminin en önemli avantajlarından biri de emeklilik yaşını sigorta başlangıç tarihine göre öne çekmesidir. Öne çekilen bu emeklilik yaşı sayesinde kişiler emeklilik haklarına daha kısa bir zamanda sahip olabileceklerdir.</p>
<p>Bu sistemin hedefleri arasında yaş ve prim ödeme gün sayısının kademeli olarak arttırılması yer alır. Kademeli olarak artırım sağlandığında kişilerin emekli olabilmeleri de kademeli şekilde gerçekleşecektir. Bu sayede kişilerin maaşları da dengeli bir biçimde ödenecektir. Kişilerin çalışma hayatına devam etme istekleri artar.</p>
<p>Kademeli emekliliğin diğer bir avantajı ise düzenli gelir elde eden emeklilerin işten ayrılmasıdır. Böylece genç nesil için iş imkânları artar.</p>
<h2>Yurt Dışında Çalışan Türk vatandaşları EYT’den Emekli Olabilir mi?</h2>
<p>Türkiye’de sigorta girişi olmayan Türk vatandaşının 2000 yılından önce yurt dışında herhangi bir iş girişi bulunduğu yurt dışı borçlanması yaparak emekli olabilirler. Bu borçlanma süreleri için yazılı olarak başvuru yapmak gerekir.</p>
<p>Türkiye’nin 35 ülke ile arasında sosyal güvenlik anlaşması vardır. Bu ülkeler arasında yer alıyorsa ve bu ülkelerin sosyal güvenlik sistemleri ile Türkiye arasında yapılan anlaşmalar kapsamında belirli şartları sağladıkları takdirde borçlanma yolu ile Türkiye sosyal güvenlik sistemi için prim ödeyerek, EYT kapsamında emekli olabilirler.</p>
<p>Bunun için kişilerin belirli şartları sağlaması gerekir. Buna ek olarak da her ülkenin kendi kuralları kendi prosedürleri bulunmaktadır, bu nedenle ayrıntılı olarak incelenmesi gerekir.</p>
<h2>EYT’ linin Kıdem Tazminatı Nasıl Hesaplanır?</h2>
<p>Kıdem tazminatı 1475 sayılı mülga İş Kanunu 14. maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde hükmü uyarınca EYT’li olan çalışan aynı işyerinde çalışmaya devam etmeyecekse kıdem tazminatı ödenmesi gerekir.</p>
<p>Ancak çalışan aynı işyerinde çalışmaya devam edecekse bu takdirde işveren ile anlaşarak kıdem tazminatını daha sonra almayı kabul edebilir.</p>
<p>Eğer çalışan aynı işyerinde çalışmaya devam ediyorsa ve daha sonra kıdem tazminatını gerektirecek bir sebeple işten ayrılıyorsa, EYT çıkışında hak kazandığı da dâhil 2. çıkış tarihi itibariyle hak kazanmış olduğu toplam kıdem tazminatını alır.</p>
<p>Çalışan EYT’li olmasına rağmen devam etmiş sonraki bir tarihte kıdem tazminatına hak kazanamayacak şekilde işten ayrılmışsa yalnızca EYT ile çıkış tarihinde kazanmış olduğu kıdem tazminatına hak kazanır.</p>
<p>EYT’li çalışan kıdem tazminatı alarak çalışmaya devam ediyorsa kıdem sıfırlanır. Daha sonraki bir tarihte kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde çıkışta kıdem tazminatı ödenen emeklilikten önceki çalışma süresi, ikinci çıkışta dikkate alınmaz.</p>
<p> </p>
<p data-start="0" data-end="251">Hukuki destek almak, danışmanlık hizmetlerimiz hakkında bilgi edinmek veya sorularınızı iletmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Size en kısa sürede dönüş yapabilmemiz için <strong data-start="179" data-end="235"><a href="https://mdmhukuk.com/iletisim/" target="_new" rel="noopener" data-start="181" data-end="233">iletişim sayfamızı</a></strong> ziyaret edin.</p>
<p data-start="253" data-end="397" data-is-last-node="" data-is-only-node="">Ayrıca, ilgili yasal düzenlemeleri incelemek için <strong data-start="303" data-end="352"><a href="https://www.mevzuat.gov.tr/" target="_new" rel="noopener" data-start="305" data-end="350">Mevzuat.gov.tr</a></strong> adresinden resmi kaynaklara ulaşabilirsiniz.</p>
]]></content:encoded>
<wfw:commentRss>https://mdmhukuk.com/kademeli-emeklilik-sartlari-nedir/feed/</wfw:commentRss>
<slash:comments>0</slash:comments>
</item>
<item>
<title>Yurt Dışına Çıkış Yasağı Nedir Nasıl Kaldırılır?</title>
<link>https://mdmhukuk.com/yurt-disina-cikis-yasagi-nedir-nasil-kaldirilir/</link>
<comments>https://mdmhukuk.com/yurt-disina-cikis-yasagi-nedir-nasil-kaldirilir/#respond</comments>
<dc:creator><![CDATA[Yusuf K]]></dc:creator>
<pubDate>Wed, 19 Mar 2025 10:22:24 +0000</pubDate>
<category><![CDATA[Ceza Hukuku]]></category>
<guid isPermaLink="false">https://mdmhukuk.com/?p=28774</guid>
<description><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Yurt-Disina-Cikis-Yasagi-Nedir-Nasil-Kaldirilir-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Yurt Dışına Çıkış Yasağı Nedir Nasıl Kaldırılır?" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Yurt-Disina-Cikis-Yasagi-Nedir-Nasil-Kaldirilir-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Yurt-Disina-Cikis-Yasagi-Nedir-Nasil-Kaldirilir-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Yurt-Disina-Cikis-Yasagi-Nedir-Nasil-Kaldirilir-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Yurt-Disina-Cikis-Yasagi-Nedir-Nasil-Kaldirilir-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Yurt-Disina-Cikis-Yasagi-Nedir-Nasil-Kaldirilir.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Yurt Dışına Çıkış Yasağı Nedir Nasıl Kaldırılır? 17">Adli kontrol tedbiri CMK’nin 109 ve 115. Maddeleri arasında düzenlenen bir koruma tedbiridir. Adli kontrolün tanımına kanunumuzda yer verilmemiştir. Yurt Dışına Çıkış Yasağı Nedir Nasıl Kaldırılır? Yurt Dışına Çıkış Yasağı Nedir Nasıl Kaldırılır? Tanımlayacak olursak adli kontrol, sanığın/şüphelinin saklanması, kaçması ya da kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların varlığı halinde ve kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren […]]]></description>
<content:encoded><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Yurt-Disina-Cikis-Yasagi-Nedir-Nasil-Kaldirilir-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Yurt Dışına Çıkış Yasağı Nedir Nasıl Kaldırılır?" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Yurt-Disina-Cikis-Yasagi-Nedir-Nasil-Kaldirilir-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Yurt-Disina-Cikis-Yasagi-Nedir-Nasil-Kaldirilir-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Yurt-Disina-Cikis-Yasagi-Nedir-Nasil-Kaldirilir-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Yurt-Disina-Cikis-Yasagi-Nedir-Nasil-Kaldirilir-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Yurt-Disina-Cikis-Yasagi-Nedir-Nasil-Kaldirilir.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Yurt Dışına Çıkış Yasağı Nedir Nasıl Kaldırılır? 18"><p>Adli kontrol tedbiri CMK’nin 109 ve 115. Maddeleri arasında düzenlenen bir koruma tedbiridir. Adli kontrolün tanımına kanunumuzda yer verilmemiştir.</p>
<h2>Yurt Dışına Çıkış Yasağı Nedir Nasıl Kaldırılır?</h2>
<p>Yurt Dışına Çıkış Yasağı Nedir Nasıl Kaldırılır? Tanımlayacak olursak adli kontrol, sanığın/şüphelinin saklanması, kaçması ya da kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların varlığı halinde ve kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması ya da sanık/şüphelinin davranışları delilleri yok etme;</p>
<p>değiştirme ya da gizleme şüphesinin bulunması veya tanık, mağdur ya da başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunması ihtimalinin mevcut olduğu durumlarda yetkili mercii tarafından alınacak kararla, sanık/şüphelinin kanunda öngörülmüş olan bir ya da birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içeren tedbirlere denir.</p>
<p>Bu koşullar aynı zamanda tutuklamanın da şartlarıdır.</p>
<p>Adli kontrol tedbirleri tutuklamaya alternatif olarak düzenlenen tedbirlerdir. Tutuklama istemiyle sulh ceza hakimliği karşısına çıkarılan kişiye sulh ceza hâkimi tutuklama kararı verebileceği gibi adli kontrol kararıyla da serbest bırakabilir.</p>
<h2>Adli Kontrol Tedbirleri Nelerdir?</h2>
<p>Adli kontrol tedbirleri CMK’nin 109/3. Fıkrasında düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre;</p>
<p>Hâkim tarafından belirlenecek olan yerlere, belirlenen süreler içerisinde düzenli olarak başvurmak,</p>
<p>Yurt dışına çıkış yasağı,</p>
<p>Şüpheli ya da sanığın eğitimine veya mesleki uğraşısına devam etmesine yönelik tedbirlere uymak,</p>
<p>Gerekli görülmesi halinde her türlü taşıt ya da bunlardan bazılarını kullanamamak ve sürücü belgesini kaleme makbuz karşılığında teslim etmek,</p>
<p>Bağımlılık yapan herhangi bir alışkanlığın tedavisi için gerekli olan tedbirlere uymak,</p>
<p>Silah taşıyamamak ya da bulunduramamak ve gerekiyorsa silahları makbuz karşılığında adli emanete teslim etmek,</p>
<p>Aile yükümlülüklerine uyacağına ve nafaka ödeyeceğine dair teminat vermek,</p>
<p>Kişinin konutunu terk etmemesi</p>
<p>Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek,</p>
<p>Hâkim tarafından belirlenen yer ya da bölgelere giriş yasağına uymak</p>
<h2>Yurt Dışına Çıkış Yasağı Nedir?</h2>
<p>Yurt dışına çıkış yasağı yukarıda saydığımız adli kontrol tedbirlerinden birini oluşturmaktadır. Adli kontrol tedbiri tutuklama kararına alternatif olarak getirilmiştir. Sanığın denetim süresi içerisinde kontrol edilebilmesini sağlayan bir koruma tedbiridir.</p>
<p>Sanık veya şüphelinin kuvvetli suç şüphesi altındayken delilleri karartma veya kaçma ihtimali söz konusuysa ve şüpheli ve sanık hakkında da tutuklama kararı verilmesi ölçüsüz olacaksa adli kontrol tedbirlerine başvurulması gerekli olur.</p>
<p>Yurt dışında ülkemizin egemenlik sınırları içinde uygulanan hukuk kuralları şüpheli veya sanığa karşı uygulanamayacağından şüphelin veya sanığın kendi ülkesi sınırları içerisinde cezası çekmesi gerekir. Bu yüzdendir ki hâkim tarafından tedbir olarak yurt dışına çıkış yasağı verilebilir. Yurt dışına çıkış yasağı kararı ihtiyati tedbir olarak uygulanır.</p>
<p>Yurt dışına çıkış yasağı tedbirini kişiye karşı uygulayabilmemiz için kişi hakkında suç soruşturması veya kovuşturması yapılıyor olması gereklidir. Bu tedbir hürriyeti kısıtlayıcı bir tedbirdir. Ceza yargılamasının dışında böyle bir tedbir uygulanamamaktadır.</p>
<p>Yurt dışına çıkış yasağını soruşturma aşamasında Sulh Ceza Hâkimi tarafından verilir. Kovuşturma aşamasında ise ilgili mahkeme tarafından verilecektir. Böyle bir karar verildiğinde şüpheli veya sanığın yurt dışına çıkışı engellenmiş olur.</p>
<h2>Hakkımda Yurt Dışına Çıkış Yasağı Olduğunu Nasıl Öğrenebilirim?</h2>
<p>Havalimanında gümrük kapısında yurt dışına çıkış yasağını sorgulatarak öğrenebilirsiniz. Ya da emniyet müdürlüklerinden bilgi alınabilir. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın web sitesinden mükellefiyet durumuna istinaden arama yapıldığında yurt dışına çıkış yasağının var olup olmadığı sorgulanabilir.</p>
<p>Eğer ki ceza dosyası soruşturma aşamasındaysa ve dosya hakkında da gizlilik kararı alınmışsa bu takdirde yurt dışına çıkış yasağı öğrenilemez. Örgütlü suçlar ya da terör suçları bu kapsamda sayılır.</p>
<h2>Yurt Dışına Çıkış Yasağını Kaldırma</h2>
<p>Ceza Muhakemesi Kanunun adli kontrol hükümlerinin düzenlendiği 111. maddede adli kontrol kararına itiraz düzenlenmiştir. Dolayısıyla yurt dışına çıkış yasağına itiraz etmek mümkündür.</p>
<p>Bu hükme göre, sanığın ya da şüphelinin istemi üzerine, Cumhuriyet Savcısının da görüşü alınarak mahkeme ya da hâkim itiraz kararını değerlendirir. Yapılacak olan değerlendirme de CMK m. 110’a göre yapılacaktır.</p>
<p>110. maddede hâkim şüpheliye bir ya da birden çok yeni yükümlülük koyabilir ya da bu yükümlülükleri kısmen ya da tamamen değiştirilebileceği-kaldırılabileceği belirtilmiştir. Buna göre kişi itiraz ettiği zaman hâkim yurt dışı yasağını kaldırabileceği gibi daha basit bir tedbire de dönüştürebilir.</p>
<h2>Yurt Dışına Çıkış Yasağı Kararına İtiraz Başvurusunu Kimler, Nereye Yapabilir?</h2>
<p>Soruşturma aşamasında sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma aşamasında ilgili mahkeme tarafından verilen yurt dışına çıkış yasağı kararına karşı şüpheli ya da sanık kendisi, yasal temsilcisi, eşi, müdafi, katılan ya da Cumhuriyet Savcısı itiraz edebilmektedir.</p>
<p>Kovuşturmanın her aşamasında Cumhuriyet Savcısı sanık lehine karara itiraz edebildiği görülmektedir.</p>
<p>Yurt dışına çıkış yasağı kararı veren sulh ceza hakimliği ya da mahkeme kararına karşı 7 gün içinde dilekçe yolu ile itiraz etmek mümkündür. CMK m.111 gereğince yurt dışı kararına karşı yapılacak olan itirazlar hâkim ya da mahkeme tarafından 5 gün içerisinde karara bağlanır.</p>
<h2>Yurtdışına Çıkış Yasağının Süresi Ne kadar Olabilir?</h2>
<p>Adli kontrolün süresi CMK m.110/A’ da düzenlenmiştir.</p>
<p>Asliye Ceza Mahkemesinin görevine giren işlerde adli kontrol süresi en çok iki yıldır. Ancak bu süre zorunlu hallerde ek bir yıl daha uzatılabilir.</p>
<p>Ağır Ceza Mahkemesinin görevine giren işlerde süre en çok üç yıldır. Bu süre zorunlu hallerde üç yıl daha uzatılabilir. Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda ise bu süre dört yılı geçemez.</p>
<h2>Yurt Dışı Yasağına Aykırı Hareket Edilmesi Halinde Ne Olur?</h2>
<p>CMK’nin 112. maddesinde adli kontrol tedbirlerine uymama durumu düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre adli kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen sanık ya da şüpheli hakkında, hükmedilecek olan hapis cezasının süresi ne olursa olsun tutuklamaya dönüşebilir.</p>
<p>Dolayısıyla verilen yurt dışı kararına aykırı hareket eden kişi hakkında mahkeme ya da hâkim tarafından tutuklama kararı verebilecektir.</p>
<p>Yurt Dışına Çıkış Yasağına İtiraz Zamanaşımı Süresi, Görevli ve Yetkili Mahkeme</p>
<p>Yurt dışına çıkış yasağı tedbiri kaldırılmadığı müddetçe yargılama sonuna kadar devam eder. Yargılamayı gerçekleştiren mahkemenin ya da sulh ceza hakimliği tarafından verilen yurt dışına çıkış yasağı kararına 7 gün içinde kararı veren merciye itiraz etmek mümkündür.</p>
<p>Yurt dışına çıkış yasağı tedbirine soruşturma ve kovuşturma her aşamasında itiraz edilebileceği gibi her aşamada da kaldırılabilir.</p>
<p>Yurt dışına çıkış yasağı kararını soruşturma aşamasında Sulh Ceza Hâkimi tarafından verilir. Bu yüzdendir ki itirazın kaldırılmasını da Sulh Ceza Hakiminden istenir. Kovuşturma aşamasında Asliye Ceza ya da Ağır Ceza Mahkemesinden hangisinde işlem yapılıyorsa dilekçe o ilgili mahkemeye sunulur.</p>
<h3>EMSAL KARARLAR</h3>
<p><strong>YARGITAY 12.CD., E.2014/9940 K.2014/11157 T. 7.5.2014</strong></p>
<p>DAVA KONUSU İSTEMİN ÖZETİ: Dosya kapsamına göre; Sanık hakkında 5271 sayılı Kanun’un 231/8-c maddesi uyarınca 3 ay süre ile yurt dışına çıkış yasağı getirilmiş ise de, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 07/05/2009 tarihli ve 2009/22588 esas;</p>
<p>2009/22375 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, anılan Kanun’un 231/8-c maddesindeki “Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine” ilişkin düzenlemedeki “belirli yer” kavramının yurt dışına çıkış yasağını kapsamadığı;</p>
<p>bu yasağın 5271 sayılı Kanun’un 109/3-a maddesinde düzenlenen ve şüpheliler hakkında öngörülen “adli kontrol” sistemi içerisinde yer aldığı nazara alındığında, denetimli serbestlik tedbiri olarak yurt dışına çıkışın yasaklanmasına karar verilmesinde,</p>
<p>İsabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 06.03.2014 gün ve 94660652-105-34-1924-2014/4505/16933 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen;</p>
<p>Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.03.2014 gün ve 2014/98654 sayılı tebliğnamesi ile Daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;</p>
<p>Dosya incelenerek gereği düşünüldü:</p>
<p>5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/8.maddesinin (c) bendinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi durumunda, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;</p>
<p>“Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine, karar verilebileceğinin hükme bağlandığı, Kanunda öngörülen “belli yerlere gitmekten yasaklanma” tedbirinin amacının; hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanığın suç işlemeye yönelmesinde, ya da zararlı alışkanlıklar edinmesinde etkili olabilecek yerlere gitmesini önlemek olduğu;</p>
<p>yurt dışına çıkma yasağının ise, CMK’nın 109/3-a maddesinde tutuklama yerine öngörülen bir adli kontrol tedbiri olduğu, somut olayda, CMK’nın 231/8-c maddesinde öngörülen “belli yerlere gitmekten yasaklama” tedbiri olarak “yurt dışına çıkma” yasağına hükmedilmesinin hükmün amacına aykırı olduğu anlaşılmakla, Kanun yararına bozma talebine atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden;</p>
<p>İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 20.03.2007 tarihli ve 2006/389 Esas, 2007/157 Karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309/4-d maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.</p>
<p><strong>YARGITAY 1.CD., E.2023/5005 K.2023/7173 T. 24.11.2923</strong></p>
<p>DAVA KONUSU İSTEMİN ÖZETİ: “Hükümlü … hakkında yurt dışına çıkış yasağının Yenimahalle Ağır Ceza Mahkemesinin 1988/118 Esasına kayden görülen kamu davası kapsamında, anılan Mahkemenin 26.08.1988 tarihli yazısı ile 5682 sayılı Pasaport Kanun’u hükümleri uyarınca tatbik olunduğu;</p>
<p>söz konusu kamu davasının kovuşturma evresi sona erene kadar uygulamada bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda yurt dışına çıkış yasağına ilişkin bir düzenleme mevcut değil iken 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’u ile belirtilen yasağa dair düzenlemelerin getirildiği;</p>
<p>5682 sayılı Kanun uyarınca uygulanan yurt dışına çıkış yasağının nihayetinde bir koruma tedbiri olduğu ve usul hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, genel hukuk kaidesi gereği usul hükümleri bakımından kıyasın mümkün olduğu gözetilerek yapılan incelemede,</p>
<p>5271 sayılı Kanun’un;</p>
<p>Adli kontrol kararı ve hükmedecek merciler başlıklı 110 uncu maddesinde yer alan ”</p>
<p>(1) Şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında adlî kontrol altına alınabilir.</p>
<p>(2) Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir;</p>
<p>kontrolün içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir.</p>
<p>(3) 109 uncu madde ile bu maddenin birinci ve ikinci fıkra hükümleri, gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da kovuşturma evresinin her aşamasında uygulanır.</p>
<p>(4) (Ek:8.7.2021-7331/16 md.) Şüpheli veya sanığın adli kontrol yükümlülüğünün devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda en geç dört aylık aralıklarla; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise resen mahkeme tarafından 109 uncu madde hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilir”,</p>
<p>Adli kontrol altında geçecek süre başlıklı 110/A maddesinde yer alan “(1) Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde adli kontrol süresi en çok iki yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabilir. (2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, adli kontrol süresi en çok üç yıldır. Bu süre, zorunlu hâllerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir;</p>
<p>uzatma süresi toplam üç yılı, Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanun’u kapsamına giren suçlarda dört yılı geçemez. (3) Bu maddede öngörülen adli kontrol süreleri, çocuklar bakımından yarı oranında uygulanır.”,</p>
<p>Adli kontrol kararının kaldırılması başlıklı 111 … maddesinde yer alan ”</p>
<p>(1) Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme 110 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre beş gün içinde karar verebilir.</p>
<p>(2) Adlî kontrole ilişkin kararlara itiraz edilebilir.” şeklindeki hükümler ile anılan Kanun’un 103’üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ” Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adlî kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa, şüpheliyi re ‘sen serbest bırakır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır.”,</p>
<p>Şeklindeki hükümler birlikte değerlendirildiğinde,</p>
<p>Bir koruma tedbiri olan ve adli kontrol olarak uygulanan yurt dışına çıkış yasağının uygulamasının yukarıda belirtilen düzenlemeler kapsamında belli bir süre ile sınırlı olduğu,</p>
<p>Somut olayda, hükümlü hakkında kapatılan Yenimahalle Ağır Ceza Mahkemesinin 02.03.1989 tarihli kararı ile verilen cezanın, Yargıtay 1. Dairesinin 31.05.1989 tarihli ve 1989/1707 Esas, 1989/1692 Karar sayılı ilâmı ile onanarak kesinleştiğ;</p>
<p>yurt dışına çıkış yasağı ile ilgili 5271 sayılı Kanun’un 110/A maddesinde mevcut sürelerin dolduğundan uygulanma imkanının ortadan kaldığının kabulü gerektiği, diğer yandan anılan Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince soruşturma evresinde şüphelinin işlediği iddia olunan suç nedeni ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi halinde adli kontrol kararının kendiliğinden sona ereceği hüküm altına alındığından;</p>
<p>usul hükümlerinde kıyasın mümkün olduğuna ilişkin genel hukuk kaidesinden hareketle, kovuşturmanın beraat, mahkumiyet, düşme vb. bir kararla sona ermesi halinde de adli kontrol tedbirinin kendiliğinden sona ereceğinin kabulünün zorunlu olması karşısında, somut dava dosyasına konu sanık hakkındaki kovuşturma aşamasının hükmün;</p>
<p>Yargıtay 1. Dairesinin 31.05.1989 tarihli ilamı ile onanmasına karar verilerek kesinleşmesi suretiyle sona erdiği ve böylece sanık hakkındaki yurtdışına çıkamama adli kontrol tedbirinin kendiliğinden nihayete erdiği, artık devamında hükmün infazına geçildiği de dikkate alındığında her hangi bir hukuki yararın bulunmadığı;</p>
<p>nitekim benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 23.05.2016 tarihli ve 2016/3193 Esas, 2016/2613 Karar sayılı ilâmın da bu durumun vurgulandığı gözetilmeden, merciince yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”</p>
<p>Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.</p>
<p>II. GEREKÇE 1. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 uncu maddesinin, (1), (2) ve (3) üncü fıkraları;</p>
<p>(1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.</p>
<p>(2) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın ilgili ceza dairesine verir.</p>
<p>(3) Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar. Şeklinde düzenlenmiştir. 2. 5271 sayılı Kanun’un 110/A maddesinde adli kontrol altında geçecek azami süreye ilişkin düzenleme;</p>
<p>ayrıca hükümlü hakkında verilen hükmün kesinleşmesi ve almış olduğu cezanın infazı sırasında 30.08.1996 tarihinden geçerli olmak üzere şartla tahliyesine karar verilmiş olması dikkate alındığında, hükümlü hakkında yargılama sırasında verilen yurt dışına çıkamama adli kontrol tedbirinin kendiliğinden sona erdiğinin ve devamında herhangi bir hukuki yararın bulunmadığının kabulü gerektiğinden;</p>
<p>hükümlünün talebinin kabulü yerine reddine dair verilen karara karşı yaptığı itirazın kabulü yerine reddine dair itiraz merciince verilen karar Kanun’a aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.</p>
<p><strong>III. KARAR </strong></p>
<p>1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,</p>
<p>2. … 10. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 19.02.2018 tarihli ve 2018/225 değişik iş sayılı kararın 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA, Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.11.2023 tarihinde karar verildi.</p>
<p data-start="0" data-end="251">Hukuki destek almak, danışmanlık hizmetlerimiz hakkında bilgi edinmek veya sorularınızı iletmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Size en kısa sürede dönüş yapabilmemiz için <strong data-start="179" data-end="235"><a href="https://mdmhukuk.com/iletisim/" target="_new" rel="noopener" data-start="181" data-end="233">iletişim sayfamızı</a></strong> ziyaret edin.</p>
<p data-start="253" data-end="397" data-is-last-node="" data-is-only-node="">Ayrıca, ilgili yasal düzenlemeleri incelemek için <strong data-start="303" data-end="352"><a href="https://www.mevzuat.gov.tr/" target="_new" rel="noopener" data-start="305" data-end="350">Mevzuat.gov.tr</a></strong> adresinden resmi kaynaklara ulaşabilirsiniz.</p>
]]></content:encoded>
<wfw:commentRss>https://mdmhukuk.com/yurt-disina-cikis-yasagi-nedir-nasil-kaldirilir/feed/</wfw:commentRss>
<slash:comments>0</slash:comments>
</item>
<item>
<title>Mirasta Geçiş</title>
<link>https://mdmhukuk.com/mirasta-gecis/</link>
<comments>https://mdmhukuk.com/mirasta-gecis/#respond</comments>
<dc:creator><![CDATA[Yusuf K]]></dc:creator>
<pubDate>Wed, 19 Mar 2025 08:47:02 +0000</pubDate>
<category><![CDATA[Medeni Aile ve Miras Hukuku]]></category>
<guid isPermaLink="false">https://mdmhukuk.com/?p=28770</guid>
<description><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Mirasta-Gecis-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Mirasta Geçiş" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Mirasta-Gecis-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Mirasta-Gecis-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Mirasta-Gecis-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Mirasta-Gecis-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Mirasta-Gecis.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Mirasta Geçiş 19">Mirasta Geçiş, Mirasbırakanın sağlığında sahip olduğu malvarlığına ölümünden sonra tereke denir. Tereke kural olarak kişinin ölümüyle birlikte açılmaktadır. Ancak bu kuralın istisnası gaiplik ve ölüm karineleridir. Kişinin gaipliğine veya ölmüş sayılmasına mahkeme tarafından karar verildiği takdirde karardan itibaren kişinin terekesi açılacak ve miras mirasçılara intikal edecektir. Mirasta Geçiş Mirasta Geçiş, Kişiler, terekelerinin mirasçılar tarafından ne şekilde paylaşılacağını […]]]></description>
<content:encoded><![CDATA[<img width="800" height="800" src="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Mirasta-Gecis-1024x1024.jpg" class="webfeedsFeaturedVisual wp-post-image" alt="Mirasta Geçiş" style="display: block; margin-bottom: 10px; clear: both; max-width: 100%;" decoding="async" srcset="https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Mirasta-Gecis-1024x1024.jpg 1024w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Mirasta-Gecis-300x300.jpg 300w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Mirasta-Gecis-150x150.jpg 150w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Mirasta-Gecis-768x768.jpg 768w, https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2025/03/Mirasta-Gecis.jpg 1440w" sizes="(max-width: 800px) 100vw, 800px" title="Mirasta Geçiş 20"><p style="text-align: justify;">Mirasta Geçiş, Mirasbırakanın sağlığında sahip olduğu malvarlığına ölümünden sonra tereke denir. Tereke kural olarak kişinin ölümüyle birlikte açılmaktadır. Ancak bu kuralın istisnası gaiplik ve ölüm karineleridir.</p>
<p style="text-align: justify;">Kişinin gaipliğine veya ölmüş sayılmasına mahkeme tarafından karar verildiği takdirde karardan itibaren kişinin terekesi açılacak ve miras mirasçılara intikal edecektir.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Mirasta Geçiş</h2>
<p style="text-align: justify;">Mirasta Geçiş, Kişiler, terekelerinin mirasçılar tarafından ne şekilde paylaşılacağını ölümlerinden önce belirli sınırlar içerisinde vasiyetname ve miras sözleşmesi ile belirleyebilmektedirler.</p>
<p style="text-align: justify;">Herhangi bir belirleme olmaması halinde ise belirleme, Türk Medeni Kanunu’nda yer alan miras hukuku hükümlerine göre veya mirasçıların kendi aralarında yapacakları miras paylaşma sözleşmesi ile yapılır.</p>
<p style="text-align: justify;">Türk hukukunda miras paylaşımında zümre sistemi benimsenmiştir.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Yasal mirasçılar kimlerdir?</h2>
<p style="text-align: justify;">Türk Medeni Kanunun’da yer alan miras hükümlerinde kimlerin yasal mirasçı olduğu belirtilmiştir. Kanuna göre yasal mirasçılar; kişinin altsoyu, anne, baba, büyük anne, büyük baba, sağ kalan eş, evlatlık ve devlettir.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Atanmış mirasçı kimdir?</h2>
<p style="text-align: justify;">Kişinin ölmeden önce kendi iradesiyle bir vasiyetname ya da miras sözleşmesi düzenleyerek malvarlığının tamamının veya bir kısmını bıraktığı üçüncü kişiye atanmış mirasçı denir.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Vasiyet alacaklısı kimdir?</h2>
<p style="text-align: justify;">Miras bırakanın terekesinden karşılıksız kazandırma yapmak istediği kişidir. Vasiyet alacaklısının mirasçı sıfatı bulunmamaktadır.</p>
<p style="text-align: justify;">Sadece kendisine miras bırakan tarafından kazandırılmak istenen mala yönelik talep hakkı vardır. Miras bırakanın ölümüyle vasiyet edilen mal vasiyet alacaklısına doğrudan intikal etmez. Vasiyet alacaklısı mirasçılardan malın kendisine verilmesini talep etmelidir.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Kan hısımlarının mirasçılığı nasıl belirlenir?</h2>
<p style="text-align: justify;">Kan hısımlarının belirlenmesinde Türk hukukunda zümre sistemi benimsenmiştir. Zümre, zümre başı ve ondan gelen altsoyların tümünün birlikte belirlendiği hısımlık topluluğudur. Zümre sisteminde soylar dikkate alınır. Zümreler miras bırakandan başlayarak belirlenir ve zümre başı zümreye dahildir.</p>
<p style="text-align: justify;">Zümre sistemi soy esasına dayanır dolayısıyla bir zümre içerisindeki kimselerden yeni soylar meydana gelebilmektedir. Zümre başındaki kimsenin kendi altsoyu ile meydana getirdiği topluluğa alt zümre veya kök denir. Zümreler mirasbırakan esas alınarak belirlenir. Türk hukukunda üç mirasçı zümresi bulunur.</p>
<p style="text-align: justify;">Birinci zümre mirasbırakanın altsoyudur. Yani miras bırakanın çocukları, torunları birinci zümreyi oluşturur.</p>
<p style="text-align: justify;">Evlatlık, evlat edinenin alt soyu gibi kabul edilir dolayısıyla da evlatlık da birinci zümre mirasçısıdır. İkinci zümreyi mirasbırakanın anne babası ve onların altsoyu oluşturmaktadır.</p>
<p style="text-align: justify;">Üçüncü zümreyi mirasbırakanın büyük anne, büyük baba ve onların altsoyundan oluşmaktadır. Eş her zümreyle birlikte mirasçıdır. Miras hukukunda miras bırakana en yakın zümre mirasbırakana ilk sırada mirasçı olmaktadır.</p>
<p style="text-align: justify;">Zümreler arası öncelik ilkesi gereği;</p>
<p style="text-align: justify;">-Birinci zümre mirasçıları mirasçı olurlar.</p>
<p style="text-align: justify;">-Birinci zümrede mirasçı bulunmuyor ise ikinci zümre mirasçıları mirasçı olur.</p>
<p style="text-align: justify;">-İkinci zümrede de mirasçı yoksa, üçüncü zümre mirasçı olur.</p>
<p style="text-align: justify;">-Üçüncü zümrede de mirasçı bulunmaması halinde mirasbırakanın ölüme bağlı tasarruf ile mirasçı atamaması, eş de olmaması halinde miras devlete geçmektedir.</p>
<p style="text-align: justify;">Ayrıca zümre içerisinde ön sırada bulunan mirasçı, bir alt mirasçının mirasçılığını engellemektedir. Örneğin miras bırakanın çocuklarının tümünün hayatta bulunması halinde mirasbırakanın torunları mirasçı olamayacaklardır.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Miras bırakanın ölümünde çocukları ve eşinin sağ olması durumunda miras paylaşımı nasıl yapılır?</h2>
<p style="text-align: justify;">Mirasbırakanın vasiyetname veya miras sözleşmesi ile ölüme bağlı tasarrufta bulunmamış olması halinde, birinci zümre mirasçıları ve eş bulunuyor ise kaç çocuk olursa olsun eşin alacağı pay her zaman ¼ olur.</p>
<p style="text-align: justify;">Geri kalan ¾ miras payı ise çocuklar arasında eşit olarak paylaştırılmaktadır.</p>
<p style="text-align: justify;">Kalan ¾ pay çocuk sayısına bölünerek her bir çocuğun pay sahibi olacağı miktar bulunur.</p>
<p style="text-align: justify;"><strong>Örnek verecek olursak ;</strong></p>
<p style="text-align: justify;">Mirasbırakanın ölümünde geride sadece altsoyunun bulunması halinde;</p>
<p style="text-align: justify;">Tek çocuğunun bulunması halinde mirasın tamamını çocuk alır.</p>
<p style="text-align: justify;">İki çocuğunun bulunması halinde her bir çocuğa düşecek miras payı ½, ½ olur.</p>
<p style="text-align: justify;">Üç çocuğunun bulunması halinde her bir çocuğa düşecek miras payı 1/3, 1/3 olur.</p>
<p style="text-align: justify;">Dört çocuğunun bulunması halinde ise her bir çocuğa düşecek miras payı ¼, ¼ , ¼ , ¼ olmaktadır.</p>
<p style="text-align: justify;">Mirasbırakanın ölümünde geride altsoyu ve eşi kalması durumunda;</p>
<p style="text-align: justify;">Eş ve bir çocuğunun bulunması halinde eş ¼ pay alır çocuk ise ¾ pay alır.</p>
<p style="text-align: justify;"> Eş ve iki çocuğunun kalması halinde eş ¼ pay alacak, kalan ¾ payı ise iki çocuk arasında paylaşacaktır. ¾ paydan her bir çocuğa ne kadar pay düşeceğinin hesaplanabilmesi için kalan pay olan ¾ çocuk sayısına bölünecektir .Yani her bir çocuk 3/4×1/2=3/8 pay alacaktır.</p>
<p style="text-align: justify;">Mirasbırakanın ölümünde geride bir eşi ve üç çocuğu kalması halinde ise eş yine ¼ pay alacak, üç çocuk ise kalan ¾ payı paylaşacaktır . Yani her bir çocuk 3/4×1/3=3/12 pay alacaktır.</p>
<p style="text-align: justify;">Mirasbırakanın ölümünde geride sadece anne ve babası kalmış ise;</p>
<p style="text-align: justify;">Anne mirasın ½ sini alacak baba da mirasın ½ ‘sini alacaktır.</p>
<p style="text-align: justify;">Mirasbırakanın ölümünde geride eşi ve anne, babası kalmış ise;</p>
<p style="text-align: justify;">Bu durumda eşe ½ pay verilmektedir. Geri kalan pay miktarı olan ½ ise anne ve baba arasında eşit paylaştırılmaktadır. Yani bu durumda anne ¼ baba da ¼ pay almaktadır.</p>
<p style="text-align: justify;">Mirasbırakanın ölümünde geride büyük anne ve büyük babalarının kalması durumunda;</p>
<p style="text-align: justify;">Bu durumda mirası eşit paylaşırlar. Anne tarafından büyük anne ¼ , büyük baba ¼ , baba tarafından büyük anne ¼ , büyük baba da ¼ pay alır.</p>
<p style="text-align: justify;">Mirasbırakanın ölümünde geride büyük anne ve büyük babaları ile birlikte eşinin kalması durumunda;</p>
<p style="text-align: justify;">Eş ¾ pay alacak geri kalan ¼ payı ise büyük anneler ve büyük babalar eşit olarak paylaşacaktır. Yani bu durumda her birinin alacağı pay 1/16, 1/16, 1/16 ,1/16 olacaktır.</p>
<p style="text-align: justify;">Mirasbırakanın ölümünde geride kardeşleri ve eşinin kalması durumunda;</p>
<p style="text-align: justify;">Eşi ve bir kardeşi kalmış ise eş ½ kardeş de ½ pay alır.</p>
<p style="text-align: justify;">Eşi ve iki kardeşi kalmış ise eş yine ½ pay alacak, iki kardeş ise kalan ½ payı aralarında eşit olarak paylaşacaktır. Yani her bir kardeş 1/4 pay alacaktır.</p>
<p style="text-align: justify;">Eş ve üç kardeşi kalmış ise eş yine ½ pay alacak kalan ½ payı ise üç kardeş aralarında paylaşacaklardır. Yani her bir kardeşe 1/6 pay düşecektir.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Paylaşma türleri nelerdir?</h2>
<p style="text-align: justify;">1) Mirasbırakanın Paylaştırması: Mirasbırakan terekedeki tüm mallarını mirasçıları arasında paylaştırma hak ve yetkisine sahiptir.</p>
<p style="text-align: justify;">Mirasçılar kendi aralarında miras bırakanın bu paylaştırma şeklinin uygulamayacağına dair anlaşmaları halinde irade serbestisi ilkesi gereğince mirasçıların anlaşmasına öncelik tanınır.</p>
<p style="text-align: justify;">Yine mirasçılar, mirasbırakanın paylaştırmasından farklı şekilde anlaşamamaları halinde mahkeme kararıyla paylaşma konusunda anlaşabilirler</p>
<p style="text-align: justify;">2) Mirasçıların paylaşması: Mirasçıların kendi aralarında paylar konusunda anlaşıp, fiilen paylaşmaları halinde veya kendi aralarında yapacakları sözleşmeyle mirası paylaşabileceklerdir.</p>
<p style="text-align: justify;">3) Mahkeme kararıyla paylaşma: Mirasçılardan her biri sulh hukuk mahkemesinde ortaklığın giderilmesi davası açarak mirasın paylaşılmasını isteyebilmektedir. Ancak ortaklığın giderilmesi davasında arabuluculuğa başvuru zorunlu olması nedeniyle öncelikle arabuluculuğa başvuru yoluna gidilmesi gerekir.</p>
<p style="text-align: justify;">Arabuluculuğa başvurulmadan sulh hukuk mahkemesinde dava açılamaz. Açılması halinde dava reddedilir.</p>
<h2 style="text-align: justify;">Sözleşme ile paylaşma nasıl yapılır?</h2>
<p style="text-align: justify;">Paylaşma sözleşmesi yazılı şekil şartına tabiidir.Mirasın mirasçılar arasında yazılı bir sözleşme ile paylaşılması ile mirasçıların miras paylarının oluşur ve bu paylar üzerindeki tereke mallarının mirasçıların kişisel mal varlığına geçirilmesini sağlanır.</p>
<p style="text-align: justify;">Paylaşma sözleşmesi mirasçıları paylaşma borcu altına sokan borçlandırıcı bir hukuki işlemdir.</p>
<p style="text-align: justify;">Paylaşma sözleşmesi tüm mirasçıların katılımı ile geçerli olmakta ve oybirliği gerekmektedir. Paylaşma sözleşmesi ile kendisine devredilmesi gereken mal veya hakkın devrini talep etme konusunda mirasçılar alacak hakkı elde ederler.</p>
<p style="text-align: justify;">Mirasçıların sözleşme gereğince tasarruf işlemini yerine getirmemeleri halinde paylaşma sözleşmesinden doğan borcun yerine getirilmesi için dava açılabilmektedir.</p>
<p style="text-align: justify;"><strong>Emsal Kararlar</strong></p>
<p style="text-align: justify;">‘’ Dava; mirasçılık belgesi verilmesi isteğine ilişkindir. Davacı, murisinin 18.10.2014 tarihinde ölümü nedeniyle mirasçılığını gösterir veraset ilamının kendisine verilmesini talep ve dava etmiştir.</p>
<p style="text-align: justify;">Mahkemece, davanın kabulü ile mirasın 8 pay kabul edilerek 2 payın murisin eşine, 3’er payın ise çocuklarına verilmesine, murisin eşinin mirası ret ilamının terekenin paylaşımında dikkate alınmasına karar verilmiştir.</p>
<p style="text-align: justify;">Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Talep, mirası ret hususu gözetilerek mirasçılık belgesi verilmesine ilişkindir. Mirasçılık belgesi verilmesi hususu TMK’nın 598. maddesinde düzenlenmiştir.</p>
<p style="text-align: justify;">Mirasçılık belgesi, aksi ispat edilinceye kadar geçerli olan, adına düzenlenmiş bulunan kişi ve kişilerin mirasçılığı lehine bir karine oluşturur. Bu belge; muris ile mirasçıları arasındaki irs (soy) ilişkisini göstermesi yanında, mirasın (terekenin) mirasçılara intikalini de sağlayıcı bir işleve sahiptir.</p>
<p style="text-align: justify;">Tüm bu nedenlerle; mirası reddeden (TMK.m.605/1) mirasçı veya mirasçılar varsa, düzenlenecek mirasçılık belgesinde, mirasçılık sıfatına sahip olan kişi veya kişiler ile miras paylarının gösterilmesi ve mirası ret durumuna işaret edilmekle yetinilmemesi;</p>
<p style="text-align: justify;">mirası ret nedeniyle, mirasçılık sıfatını kaybedenlerin ve bunların payının akıbetinin de (kime kalacağının) gösterilmesi gerekir. TMK’nun 611/1. maddesinde düzenlenen “ Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi hak sahiplerine geçer…” hükmü uyarınca mirası reddedenlerin miras paylarının diğer mirasçılara intikal şekli kararda gösterilmelidir.</p>
<p style="text-align: justify;">Mahkemece, talep, nüfus kayıtları ve mirasçıların mirası ret kararı değerlendirilerek, mirası reddeden mirasçıların paylarının kime kalacağı hususunun açıkça gösterilmek suretiyle mirasçılık belgesinin düzenlenmesi gerekir.</p>
<p style="text-align: justify;">Bu bakımdan; verilen mirasçılık belgesinde yasal mirasçılar ile bunların miras paylarının gösterilmesi yerinde ise de; “mirası reddin hukuki sonuçlarının” düzenlenen mirasçılık belgesine yansıyacak şekilde gösterilmemiş olması hatalı olmuştur. Somut olayda; muris …’ın 06.02.2015 tarihinde öldüğü ve geriye mirasçı olarak eşi … ve çocukları … ile …’ın kaldığı, dosya içinde yer alan nüfus kayıtlarından anlaşılmaktadır.</p>
<p style="text-align: justify;">Ancak mirasçılardan …’ın murise ait mirası reddettiği, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/915 Esas ve 2014/1079 Karar sayılı ilamından anlaşıldığına göre yukarıda ayrıntılarıyla açıklandığı gibi mirası usulüne uygun olarak reddetmesi nedeniyle bu mirasçının payının;</p>
<p style="text-align: justify;">TMK’nun 611/1. maddesi gereği kendisi sağ değilmiş gibi hak sahiplerine intikal ettirilmesi gerektiği, ret durumu yokmuş gibi yasal mirasçılar ve miras payları gösterildikten ve mirası reddeden mirasçıya işaret edildikten sonra;</p>
<p style="text-align: justify;">eş olarak yasal mirasçı olan …’ın mirası reddetmesi nedeniyle muris …’ın yasal mirasçısı sıfatını kaybetmiş olduğundan, miras payının altsoyuna intikal etmiş olduğu, böylece muris …’ın mirası 2 pay kabul edilerek 1’er payının müşterek çocukları … ve …’a ait olduğu belirtilerek kararın oluşturulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.</p>
<p style="text-align: justify;">SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, 03.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.’’ Yargıtay 14. HD., E. 2015/3235 K. 2016/1334 T. 3.2.2016</p>
<p style="text-align: justify;">‘’ Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.</p>
<p style="text-align: justify;">KARAR Davacılar vekili, dava konusu 307 ada 9 parselde kayıtlı bulunan bağımsız bölümün 1/2 hissesinin vekil edeninin muris annesi …’e, 1/2 hissesinin de tarafların müşterek murisi olan …’e ait olduğunu;</p>
<p style="text-align: justify;">taraflar arasında yapılan kısmi paylaşım sözleşmesi ile davaya konu taşınmazın tam hissesinin mülkiyetinin müvekkiline bırakıldığını, paylaşım sözleşmesinin dava konusu taşınmaz dışındaki hükümlerinin taraflarca yerine getirilmesine karşın, davalıların dava konusu taşınmazın 1/4 hissesinin yani;</p>
<p style="text-align: justify;">vekil edenine muris annesinden, onun vefat tarihinde sağ olan muris babasına intikal eden hissenin müvekkiline tapudan devri için gerekli işlemlere yanaşmadıklarını, taraflar arasında yapılan kısmi paylaşım sözleşmesinin TMK’nin 676/3. maddesi gereğince geçerli olup TMK’nin 676/1. maddesi gereğince bağlayıcı olduğunu açıklayarak;</p>
<p style="text-align: justify;">davanın kabulü ile vekil edeninin muris annesi …’in ölümü neticesinde, onun ölüm tarihinde sağ olan ve tarafların ortak murisi olan müvekkilinin babası …’e intikal eden, sonrasında …’in ölümü ile de ondan davalı eşi … ve Davalı kızı … …’e intikal eden ve halen muris adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmazın tapusunun 1/4 oranındaki pay bakımından iptali ile bu payın tapuda vekil edeni adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.</p>
<p style="text-align: justify;">Davalılar vekili ise davaya cevabında, dava konusu taşınmazda davalılar tarafından davacıya pay devri yapılamamasının, davacının kendi kusurundan kaynaklı olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.</p>
<p style="text-align: justify;">Mahkemece, açılan davanın davalılar adına kayıtlı herhangi bir hisse olmadığından husumet nedeni ile reddine karar verilmesi üzerine;</p>
<p style="text-align: justify;">hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. TMK’nin 676. maddesinde düzenlenen paylaşma sözleşmesine göre;</p>
<p style="text-align: justify;">“Mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında yapılacak paylaşma sözleşmesi mirasçıları bağlar paylaşma sözleşmesi ile mirasçılar, tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edilebilir.</p>
<p style="text-align: justify;">Paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır.” Somut olayda, tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, taraflar arasında, murisleri olan …’den kendilerine intikal eden bir kısım taşınmaz ve nakdi nitelikte malvarlığının paylaşımı konusunda;</p>
<p style="text-align: justify;">“kısmi (murise ait 6 adet gayrimenkul ve murisin hesabından muhtelif bankalardan çekilen paralarla ilgili) miras paylaşım sözleşmesi” başlığını taşıyan ve 04.02.2013 tarihli olan adi yazılı şekilde miras paylaşım sözleşmesi akdedildiği, anılan belgede;</p>
<p style="text-align: justify;">sözleşmenin koşulları yan başlığını taşıyan 3. maddenin a bendinde davalıların dava konusu taşınmazda mirasçı olarak kendilerine intikal eden hisseleri davacıya tapudan devir ve tescil suretiyle temlik etmeyi taahhüt ettikleri anlaşılmaktadır.</p>
<p style="text-align: justify;">Dosyada bulunan ve davacının muris annesi …’e ait, Bakırköy 34. Noterliğinden alınmış 8255 yevmiye numaralı ve 25.03.2014 tarihli mirasçılık belgesine göre, murisin 09.06.2000 tarihinde vefat ettiği, davacı ve davalıların mirasçısı olduğu, başkaca mirasçısının bulunmadığı;</p>
<p style="text-align: justify;">yine dosyada bulunan ve davacının muris babası …’e ait İstanbul 36. Noterliğinden alınmış 7991 yevmiye numaralı ve 12.12.2012 tarihli mirasçılık belgesine göre …’in, eski eşi …’in ölüm tarihi olan 09.06.2000’den sonraki tarihte ve 03.12.2012 tarihinde öldüğü ve geriye davacı ile davalıları mirasçı olarak bıraktığı, başkaca mirasçısının bulunmadığı anlaşılmaktadır.</p>
<p style="text-align: justify;">Tapu kaydına göre, dava konusu 307 ada 9 parsel taşınmazın zemin kat 3 numaralı mesken niteliğindeki bağımsız bölümünde paylı mülkiyetin bulunduğu, 1/2 orandaki payın tarafların murisi … adına olup edinme sebebi ile tarihinin satış – 07.09.1994 olduğu, diğer 1/2 payın ise davacı … adına olup edinme sebebi ve tarihinin Mirasın Taksimi – 21.11.2013 olduğu görülmektedir.</p>
<p style="text-align: justify;">Dava, miras taksim sözleşmesinden kaynaklı tapu iptali ve tescil talepli olduğuna, dava konu taşınmazın tapu kaydına göre, taşınmazın 1/2 hissesinin maliki olan (tarafların murisi) …’in ölü olduğuna ve yine tarafların diğer murisi olup;</p>
<p style="text-align: justify;">…’in vefat tarihinden sonra ölen eşi …’e, mirasçısı olarak intikal eden taşınmazdaki miras payının (… tüm mirasçılarını teşkil eden davanın taraflarının tamamının katılımı ile) adi yazılı şekilde yapılan ve …’in terekesindeki bir kısım malvarlığının paylaşımına yönelik olan miras paylaşım sözleşmesine konu edildiğine göre, davacı tarafın davasını … ve … mirasçıları olan davalılara yönelterek açmasında bir usulsüzlük yoktur.</p>
<p style="text-align: justify;">Durum böyleyken, davanın esasına girilerek esas hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde red kararı verilmesi doğru olmamıştır.</p>
<p style="text-align: justify;">SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA;</p>
<p style="text-align: justify;">HUMK’un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 25.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi’’ Yargıtay 8. HD., E. 2016/4926 K. 2019/10504 T. 25.11.2019</p>
<p style="text-align: justify;">‘’ Dava, mirasın paylaştırılması istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce;</p>
<p style="text-align: justify;">tereke eşyaları ve parası ile ortaklık sözleşmesi gereğince davacıya verilmesi gereken hissenin verilmesi talep edildiğinden, HMK’nın 2. maddesi gereğince asliye hukuk mahkemesinin görevi olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir Asliye Hukuk Mahkemesi ise;</p>
<p style="text-align: justify;">alacağın temelinin terekenin paylaşımına yönelik olduğu, bu tür uyuşmazlıların HMK’nın 4/1-b ve 382/c-b maddelerine göre, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.</p>
<p style="text-align: justify;">4721 sayılı TMK’nın 634. maddesinde “resmi tasfiye, sulh mahkemesince veya atayacağı bir tasfiye memuru tarafından yapılır “hükmü, aynı Kanunun 640/2. maddesinde ise “Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler” hükmü yer almaktadır.</p>
<p style="text-align: justify;">Somut olayda, ortak murisin vefat etmesi nedeniyle murise ait malların davalılar tarafından kullanıldığı ve davacının miras payından mahrum bırakıldığı iddiasıyla mirasın paylaştırılması talep edilmiş olup, uyuşmazlığın tenkis talebini içermediği, terekenin tespiti ve resmi tasfiyesi istemine ilişkin olduğu anlaşıldığından, davanın sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle;</p>
<p style="text-align: justify;">6100 sayılı HMK’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Afyonkarahisar 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 10.04.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.’’ Yargıtay 20. HD., E. 2015/1223 K. 2015/2901 T. 10.4.2015</p>
<p style="text-align: justify;">‘’ -Mirasçı olabilmek için, miras bırakanın ölümünde mirasçılığa ehil olarak sağ olmak gerekir. ( Miras açıldıktan sonra ölen mirasçının hakkı kendi mirasçılarına intikal eder.</p>
<p style="text-align: justify;">( TKM. md. 522) / (4721 s. MK. m. 580) Hangisinin önce veya sonra öldüğü belirlenmeksizin ölenler bir anda ölmüş sayılırlar. ( TKM. md. 28/2) / (4721 s. MK. m. 29) Ancak ölen altsoyun ana ve baba ile aynı anda ölmesi, varsa ana babanın alt soylarının mirasçılığını etkilemeyecektir. (Y.2.H.D 17.3.1992 tarih 1395 Esas – – 3146 Karar ) Altsoyu olmayan miras bırakanın mirasçısı ana ve babasıdır.</p>
<p style="text-align: justify;">Müteveffadan evvel vefat etmiş olan baba ve ana her tabakada halefiyet yoluyla mirasçıları olan füruları tarafından temsil olunurlar.Bir tarafta hiçbir mirasçı bulunmadığı takdirde bütün miras, diğer tarafın mirasçılarına intikal eder. ( TKM. md. 440/1-2 ) / (4721 S. TMK. m. 496) Miras bırakan Buğra, altsoyu olmaksızın kendi anne ve babasıyla aynı anda bekar öldüğünden;</p>
<p style="text-align: justify;">anne ve babasının altsoyu yani kardeşleri mirasçı olur. Kardeşleri Ayşegül ve Uğur varken dayısı Coşkun ve teyzelerine miras geçmez.Davacı Coşkun’un mirasçı olabilmesi için;</p>
<p style="text-align: justify;">miras bırakan Buğra’nın ölümünde, annesi Gönül’ün sağ bulunması gerekir.</p>
<p style="text-align: justify;">Buğra ve annesinin aynı anda öldükleri kesinleşmiş mahkeme kararıyla sabit olduğundan davanın reddi gerekirken yazılı olduğu şekilde kabule karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.</p>
<p style="text-align: justify;">SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi.’’ Yargıtay 2. HD., E. 2003/3992 K. 2003/5368 T. 14.4.2003</p>
<p data-start="0" data-end="251">Hukuki destek almak, danışmanlık hizmetlerimiz hakkında bilgi edinmek veya sorularınızı iletmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Size en kısa sürede dönüş yapabilmemiz için <strong data-start="179" data-end="235"><a href="https://mdmhukuk.com/iletisim/" target="_new" rel="noopener" data-start="181" data-end="233">iletişim sayfamızı</a></strong> ziyaret edin.</p>
<p data-start="253" data-end="397" data-is-last-node="" data-is-only-node="">Ayrıca, ilgili yasal düzenlemeleri incelemek için <strong data-start="303" data-end="352"><a href="https://www.mevzuat.gov.tr/" target="_new" rel="noopener" data-start="305" data-end="350">Mevzuat.gov.tr</a></strong> adresinden resmi kaynaklara ulaşabilirsiniz.</p>
]]></content:encoded>
<wfw:commentRss>https://mdmhukuk.com/mirasta-gecis/feed/</wfw:commentRss>
<slash:comments>0</slash:comments>
</item>
</channel>
</rss>
If you would like to create a banner that links to this page (i.e. this validation result), do the following:
Download the "valid RSS" banner.
Upload the image to your own server. (This step is important. Please do not link directly to the image on this server.)
Add this HTML to your page (change the image src
attribute if necessary):
If you would like to create a text link instead, here is the URL you can use:
http://www.feedvalidator.org/check.cgi?url=https%3A//mdmhukuk.com/feed/